Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Kutlu Doğum

Okunma  Yazar : Ziya Akçal
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 2237
Tarih  Tarih : 21 Nisan 2012, 13:09

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

O, Allah (c.c.) Nuru On dört asır önce bir Rebiul – Evvel ayının on ikinci gecesi, henüz dünya güneşi ufukta belirmeden, Cihanın manevi Güneşi Hz. Muhammed (s.a.v.) doğmuştu.

      Devir öyle bir devirdi ki, dünya üzerinde yaşayan insanların gündüzleri de gece gibi manen karanlıktı. İnsanlar elleriyle yaptıkları putlara tapıyordu. Kimi zaman eleriyle helvadan yaptıkları putlara da tapıyor, acıkınca da putunu yemekte bir beis görmüyordu. Cahillik had safhada idi.  Her tabii olaya kendilerince bir anlam veriyor, etraflarında cereyan eden olayların cinlerin, perilerin eliyle meydana geldiklerine inanıyor, onların şerlerinden korunmak içinde çeşit çeşit putlar yaparak kendilerini korumaları ve kollamaları için onların karşısına geçip yalvarıyor, yakarıyorlardı. Putlarının yanı sıra kutsallık atfettikleri falcıları vardı ve onlardan da medet ummaktan geri durmuyorlardı.

    En şerefli mahlûk olarak yaratılan insana, hele kadınlara karşı saygı, sevgi, hoşgörü ve değer duygusu hiç kalmamıştı. İnsanlar köle gibi alınıp satılıyor, diri diri kız çocukları toprağa gömülüyor, güçlü ve varlıklı olanlar kendilerini farklı addedilmeyi başarmış, insanları istedikleri gibi kullanıyorlardı. Tüm manevi değerler ayaklar altındayken bir kurtarıcı bekleniyordu. Nihayet beklenen yolcu ruhlar âleminden dünyaya ayakbastı.

   İslam Tarihçileri, o gece, İran sarayının on dört kemerinin yıkıldığını, Kâbe içinde bulunan 360 putun yere serildiğini, Sava Gölünün kuruduğunu zikrederler.

  Hz. Muhammed ‘in (s.a.v.)  babası, Kureyş kabilesinden Mekke Reisi Abdul- Muttalib’in oğlu Abdullah; annesi de Abd-i Menaf Oğullarından Vehb’in kızı Âmine dir. Doğumundan birkaç ay önce babasını, altı yaşında iken de annesini kaybeden sevgili Peygamberimiz, sekiz yaşına kadar dedesinin ve daha sonra şefkatli amcası Ebu Talib’in yanında kaldı. Yirmi beş yaşında Mekke eşrafından zengin bir hanım olan Huveylid kızı Hatice ile evlendi. Kırk yaşında Hira Mağarasında rabbinin huzurunda yalnız iken ilahi vahye mazhar oldu. Yirmi üç yıl, Allah’tan aldığı emirleri, ümmetine aynen duyurdu. Hiç bir insanın tahammül edemeyeceği eza ve cefalara göğüs gerdi. Allah yolundaki davasından zerre kadar taviz vermeden sorumluluklarını layıkıyla yerine getirdi.

  Bir defasında Kureyşin ileri gelenleri toplu olarak, amcası Ebu Talip’e müracaat ederek yeğenini şikâyet ettiler. Yaptıklarının çok ileri safhaya geldiğini, dinlerine, putlarına hakaret etiğini ve bu tür çalışmalarından vazgeçirmesini talep ettiler; aksi halde sonunun iyi olmayacağını, hakkında kötü şeyler düşündüklerini söylediler.

  Amcası Ebu Talip de yeğenine olan biteni anlatıp, ‘’Artık gücüm kalmadı, seni koruyamam ne olur bu sevdadan vazgeç, dediğinde ; ‘’Amcacığım, söylediklerimi kendiliğimden söylemiyorum; Allah (c.c.) emrediyor, o’nun buyruğunu duyuruyorum,’’ diyerek cevap verdi. Ve devamla ; ‘’ Güneşi sağ elime, Ay’ı da sağ elime koysalar yine de bu davadan dönmeyeceğim. Ya bu hakikati yayar, yahutsa bu uğurda ölürüm’’ dedi. Bunun üzerine, dedesi; ‘’ üzülme yeğenim, ömrüm oldukça bütün gücümle ve çoluk çocuğumla seni koruyacağım.’’ Dedi.

  Sevgili Peygamberimiz, ilahi emri tebliği için gittiği Taif’ten dönerken, yolboyunca dizilen büyük küçük Taifliler, peygamberimizi taşlayarak kanlar içinde bıraktılar. Bu halde iken bile beddua etmiyor, görevini yapabilmesi için Allah’tan güç ve kuvvet istiyordu.

    Uhud savaşı’nda müşrikler, kendilerine ışık sunan peygamberin yanağına ok saplayarak yaralanmasına, dişinin kırılmasına sebep oldular. Yanağından akan kanları bir sahabe silerken, O’nun dudaklarından şu dua göklere yükseliyordu: ‘’Yarabbi, kavmime doğru yolu göster, çünkü onlar bilmiyorlar.’’

    Allah (c.c.) , O, sevgili Peygamberini ‘’Biz seni ancak âlemlere Rahmet olarak gönderdik.’’ Ayetiyle, insanlığa kurtarıcı olarak gönderdiğini ilan ile duyuruyordu.

  Müşriklerin bu kadar eza ve cefasına rağmen neden beddua etmediği sorulunca; ‘’ ben lanetçi olarak gönderilmedim fakat dua edici ve âlemlere rahmet olarak gönderildim.’’ Buyuruyordu. haccet’ul veda’da İslam’ın tamamlandığını yüz binlerce Müslüman’ın önünde açıkladı ve Rabbine dönerek: ‘’Tebliğ ettim mi Ya Rabbi’’ dedi.

   Öyle bir Nur-i İlahi ki, insan dili ve kalemi ile O’nu layıkıyla anlatmak ne mümkün… Zihinler yetersiz, kelimeler kifayetsiz kalmakta… Fakat O, her kemalin üstünde, her üstünlüğün fevkinde, her tasavvurun ilerisindedir. Öyle bir yaratık ki; yaratanı O’na âşık olmuş ve ‘’Andolsun ya Muhammed, sen en yüksek bir ahlak üzeresin’’ demiş ve ezel kalemi, ismiyle ismini birleştirmiş:’’La ilahe illallah – Muhammed un Resululllah’’ bu iki isim, günün her saniyesinde dünyanın bir yerinde okunan ezanlarla ufka yayılıp birleşmektedir.

    Allah (c.c.) buyuruyor ki; ‘’ muhakkak ki, Allah’ın elçisinde sizin için güzel bir örnek vardır.’’ O’nun çizdiği yoldan giden selamet sahiline ulaşır. O’nun yolundan ayrılanlar, meçhullerin derinliğine, cehennemin çukuruna yuvarlanır. O’nu seven ruhlar, onunla buluşma yoluna yönelmişlerdir.

   Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamber, bizi duy, halimize acı, bizi bize bırakma. Dünyanın boş gaileleri içinde bocalayan fikirlerimize nur, sıkılan kalplerimize vuslatınla sürur ver. Yükseldiğin cennetlere ellerimizden tutarak bizleri de yükselt. Havz-ı kevserinden bir yudum da bize lütfet de bizler de ebedi mutluluğa kavuşalım. Zamanın vahameti içerisinde bizi bize bırakma, nefsimize hâkim, irademize sahip olmamıza vesile ol. Bizleri şefaatinden mahrum etme ya Resullalah.

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber