Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

12 Eylül hatıraları

Okunma  Yazar : Ziya Akçal
Yorumlar  Yorum Sayısı : 1
Okunma  Okunma : 2277
Tarih  Tarih : 24 Ocak 2012, 19:27

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto


Mesleğimin onuncu yılındaydım ve köyümde görev yapmaktaydım. Hayatımdan memnun olarak yaşayıp gidiyordum. Çevremdekiler de her türlü namüsait durumlara rağmen huzur ve mutluluk içinde idiler. Kapalı bir sandık gibiydi köyümüz. Kendi kendimize yetiyor, huzur içinde yaşıyorduk. Köyden ilçe merkezine haftada bir gidenler olur; ihtiyaçlarını temin eder, akşama köye dönerlerdi. Ben de ayda bir, toplantı için çağırıldığımda ilçe merkezine giderdim.
Duyardık; radyodan, köye gelip gidenlerden ve okurduk ara sıra elimize geçen gazetelerden; ‘’sağ sol çatışması olmuş, Artvin’den Rize istikametine gitmekte olan otobüs Çayeli’nde saldırıya uğradı.’’ "Rize’de öğrenciler birbirine girdi; ölüler, yaralılar var!’’ Çayeli’nde solcu öğretmenleri feci şekilde dövdüler, öğretmenler ilçeyi terk etmek zorunda kaldı…’’ Çayelili Pazar’a, Rize’ye gidemiyor; oralardan da Çayeli’ne gelinemiyor, geçilemiyor.’’ Çayeli, faşizmin kalesi; Fatsa, komünizmin kalesi, küçük Moskova…’’67 vilayet ve ilçeleri hatta semtler, mahalleler bölünmüş durumda… Tamamında olaylar devam etmekte. Her gün en az 25 genç insan şu veya bu şekilde öldürülüyor. Olayların önü alınamıyor. Memurlar; polis, öğretmen, hâkim, savcı, doktor… Tüm devlet görevlileri kamplara ayrılmış durumda. Sağın da solun da ayrıldığı birçok bölüntü içerisinde yer almış bütün gençlik.’’ Şehir merkezlerinde Olayların dışında kalabilen çok nadir… Mutlaka bir taraftan olmak zorundasınız…
Sahilden 15 ya da 20 km. içerideki Hemşin köylerinde ise huzur var, güven var. İki üç kişinin görev yaptığı okulların her birinde kadronun 2-3 katı öğretmen görev yapmakta. Kimse kimsenin özeline karışmıyor. Her ne olursan ol, diyorlar. Yeter ki, insan ol; görevini yap; beşeri münasebetlerin iyi olsun; gerisine karışmayız. O, dağlı insanlar ne hoşgörülü, ne güzel insanlardır. Tıpkı Albert Einstein’ın, dediği gibi; ‘’İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.’’ Einstein’in bu görüşünü, bilmeden yaşantılarına aksettirmiş ve yıllar yılı uygulamışlar/yaşamışlardır. Zaman içerisinde değişimlerin etkisinde kalarak az çok onlar da değişmiş olsalar da coğrafi yapıları ile paralel hoşgörü, sevgi, saygı da farklı olduklarını her halükarda kabul ettirmişlerdir. Bu müstesna insanları gönülden kutluyor, sağlık ve esenlik dileklerimle ve saygıyla selamlıyorum.
Bir iş icabı Erzurum’a giden bir arkadaşım anlatmıştı. ‘’Akşamüzeriydi; Erzurum’a vardık. Arabamızdan garajlarda inerek Yeşil Rize Oteli’ne gitmek üzere bir taksi çevirmek istedik. Anında etrafımızın sarıldığını gördük. ‘’Nerden’’, dedi palabıyıklı, yağız bir delikanlı. "Rize’den geliyoruz, bir işimiz var, nasipse yarın halledip döneceğiz," dedim. Üç arkadaştık. Taksici, anında kayboldu yanımızdan. Sap gibi kalakalmıştık ortalık yerde. Hava kararıyor, ayaz var; korkuyla karışık müthiş bir heyecan içinde beklemedeyiz. Kısa bir sessizlikten sonra, aynı kişi; ‘’yürüyün peşimizden ‘’ demez mi! O, döndü arkasını giderken, diğerleri bizi iteleyerek arkasından birerli kolda yürümemizi sağladı. Etrafta poliste, jandarmada geziniyordu, durumumuzdan da haberdar oldukları halde görmemezlikten gelip arkalarını dönüp uzaklaştılar. Kısa bir yürüyüşten sonra zemin katta bir dernek binasının içerisine girdik. Burada tek artı vardı; soğukta donmaktan kurtulmuştuk. Sigara dumanı, loş koku hiç umurumuzda değildi. İçerisi oldukça kalabalıktı. Bizi bir köşeye aldılar. Tek sıra halinde dizdiler. Sorgulayacak kişi, bıyıklarını sıvazladıktan sonra ; ‘’okuyun bahim lo fatihayı," dedi. Besmele çekip okumaya başladım. Sessiz, dinliyordu. Fatiha’nın yarısına geldiğimde ,’’dur’’, dedi. Arkadaşına dönerek, "Meho gel lo, diyne bahim doğri ohir mi?’’ Hayretler içinde kalmıştım. Gelen kişi, dinledi ve ‘’he gardaş , doğri ohir’’, dedikten sonra "ambele oturun bahim," dedi. Oturduk. Rize’nin neresindensiniz, dedi. Çayeli ilçesindeniz, dedik. Falancıyı, fişmancıyı tanır mısınız, dedikçe biz de evet tanırız, biz ülkücüyüz, dedik. Tamamdır, anlaşılmıştır. Şimdi dilediğiniz yere gidebilir, korkusuzca dolaşabilirsiniz, kusura bakmayın, malum ateş çemberi içindeyiz; yaşamak için gereğini yapmak zorundayız çünkü karşı taraf da boş durmuyor, dedi ve bir müddet konuştuktan sonra çay için, dedi. Teşekkür ederek müsaade istedik; müsaade edildi ve çıkarak oradan uzaklaştık. Nereye gittiğimizi bilmeden bir müddet yürüdük. Bir yol ağzında bir müddet durarak yaktığımız sigaralardan derin derin çektik, kurtulduğumuza şükrettik.’’
O günlere ait buna benzer olaylara çok daha şahit olduk ve duyduk.
Solculara gelince, ideolojileri doğrultusunda nesilden nesile, doğru bildikleri yolda icraatta bulunmuş; solculuk şemsiyesi altında haktan, adaletten, eşit paylaşımlardan dem vururken onlar da yapmış yapacağını… En beteri dini siyasete alet etmemiş ama ideolojleri için en büyük engel görmüşlerdir.
O günler çok fenaydı çok… Fındık kabuğunu doldurmayan, havadan sebeplerle, birilerinin perde arkasından hiyerarşik zincirleri doğrultusunda idareleri ve emellerini gerçekleştirmek için yapmışlardı. Allah (c.c.) ülkemiz topraklarında böylesi olayları yaşamayı, görmeyi bir daha asla nasip etmez inşallah. Adeta kan gövdeyi götürüyordu. Yurt genelinde günde ortalama 20-30 genç, sağ-sol davasına birbirini hunharca katlediyordu. Polisin giremediği ‘’kurtarılmış bölgeler’’ oluşmuştu. Kurunun yanında yaş da yanıyordu. Memleketi yönetenler büyük bir vurdumduymazlık içinde, şahsıları ve taraflarının menfaatlerini baş üstünde, diğer kesimlerin ve ülkenin menfaatlerini ayaklarının altında tutuyordu. Bu kişiler kendi aralarında da bir türlü bir araya gelemiyor, didişip duruyor, vurdumduymazlıkları ayyuka çıkıyordu.
Derken, 12 Eylül sabahı olanlar oldu. Her taraf bir anda sus pus oldu. Her tarafta askerin hâkimiyeti göründü. Tutuklamalar oldu. Nezaret haneler, kapalı spor salonları her kesimden insanlarla doldu. İnsanlar çok bunalmıştı. Üniversitelerde okunamıyor, dairelerde çalışılamıyor, seyahat edilemiyor, bir yerden bir yere gidilip gelinemiyordu.
Köylerde durum sakindi bir zamana kadar ama o da oldu; içi asker dolu askeri araçlar en uzak köylere kadar gitti ve derneklere üye olanları bir bir topladı. Ben de o tutuklananlar arasındaydım. Köyün merkezinde askeri araca bindirilip merkeze götürülürken, arkamdan "tamam buraya kadardı, işi bitti, bir daha asla dönemez," diyenler olmuş. 13 günlük tutukluluk halimden sonra çokları gibi ben de, bir ifade alımının ardından özgürlüğüme kavuşarak köyüme döndüm. Çok mutluydum. Hem Kendim hem de ülkem için… Kısa bir müddet sonra en küçük oğlum dünyaya geldi; bir adını da Kenan, koydum.
Bunca yıl geçtikten sonra o günün şartlarında sesini çıkarmayıp, her kesimden alkış tutanların, yazanların, çizenlerin bugün tersine bir tutum ve davranış içinde olmalarını da esefle karşılıyorum.
Ehliyetli, emniyetli, şahsiyetli insanların dışındakilere yetki vermeyelim. Birilerinin bizleri alet ederek menfaat sağlamasına, onurumuzu ayakları altına almasına müsaade etmeyelim. Birlik olalım. Sağduyu sahibi olalım, sevgi, saygı, hoşgörü dolu olalım, Allah(c.c.) yolunda ve dosdoğru olalım; hep beraber olduğumuz bu geminin batırılmasına asla müsaade etmeyelim. Dimyat’a pirince giderken evdeki pirinçten olmayalım. Sağlık ve esenlik içinde yaşayalım; gelecek nesillere de aynı minval üzere yaşayabilecekleri bir ülke bırakalım, diyor, sağlık ve esenlik içinde, sevdiklerinizle beraber yaşayacağınız nice yıllar, diliyorum. Sağlıcakla kalınız. 21.01.2012 Z.AKÇAL
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

hasanayar [ 26 Ocak 2012, 22:32 ]
sevgili hocam geçenzaman çabuk unutülur.yazdıklarınızı okuslarda hatırlasalar

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber