Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Elli bir adet takım elbiseli hayat

Okunma  Yazar : Cevat Çakır
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 2766
Tarih  Tarih : 27 Nisan 2011, 22:40

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Bir öğretmen arkadaşım günde iki, zaman zaman da üç çeşit elbise giyen müdürüne karşı “Sizin 121 takım elbiseniz olduğunu öğrencilere tesbit ettirdim” diyor. Müdür de “Hayır, öyle şey olur mu? Benim tam elli bir takım elbisem var. Onbeş takımını ihtiyaç sahiplerine dağıttım” diye cevap veriyor.
Bu ifadeleri duyunca aklıma, ortaokula başlarken pazardan almış olduğumuz ilk koyu kahve ceket ile pantolonum geldi. Yine o yıl okula başlarken aldığım ilk ayakkabımı hatırladım. İlk elbisem olduğu için halen renginin tonu otuz sekiz yıl geçmesine rağmen hafızamda. Ne kadar sever, ne kadar korurdum onu, çünkü bir tane idi. Kaldığımız odamızda ütümüz olmadığı için bazen pantolonumu yatağımın altına serer böylece ütülerdim.
Düşünüyorum da ben elli takım elbisesi olandan daha özgürdüm. Çünkü elbise giyeceğim zaman acaba hangisini giysem diye bir tereddüt ve çatışmaya girmezdim. Elli takım elbisesi olanın sıkıntısını düşünün! Hangisini giyse onu beğenmeyecek. İşte israfın dünyadaki peşin cezası. Ya aldıktan sonraki sıkıntılar, keşkeler; “Acaba hangisi daha iyi idi?” “Şu renk mi olsaydı, bu renk mi olsaydı?”
Sanki fazla tüketimle bir statü kazanılacak. Evet, insanın dünyadaki mutluluğu az şeye sahip olmasındadır. Ama insan hırsıyla karınca gibi yığınak yapmakta. İnsanlık bugün aşırı tüketim bataklığına batmış durumda. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Görenek belâsıyla tiryaki olup, terk edemiyor.” 1 Kimileri alış veriş yaptıkca rahatlıyor. “Dün dört şeye muhtaçken bugün yirmi şeye muhtaç ve fakir edilmiş.” Bu zamanda onun (israf) damına düşmeyene ne mutlu. Bu sıralar İstanbul’da yeni açılan bir alış veriş merkezinin reklâm panolarını köprü ve kavşakları süslemekte ve insanları tüketime dâvet etmekte. “Yeni cazibe,” “Yeni tatmin,” “Yeni dedikodu” diye insanlar dâvet ediliyor. Bu reklâmı görünce bir ABD’li iktisatçının “Alış verişi bir ibadet hüviyetine sokmalıyız” ifadesinin bütün dünyada yerleşmeye başladığını görmüş olduk.
Aşırı tüketim bir statü olarak insanlara sunuluyor. Kimi insanlar da bu tuzağa düşebiliyor. İstanbullular bir başka reklâmlarla 40 gün 40 gece alış verişe dâvet ediliyor. Bu ne doyumsuzluk böyle? Gördüğü her şeye saldırırcasına  peşinden koşmak, satın almak ve yığmak. Sonra da satın aldıklarının kölesi olmak. Korkunç bir gidişat. Bediüzzaman, elbise alışında şöyle bir uygulamasından bahsediyor: “Şu üstümdeki sakoyu, yedi sene evvel eski olarak aldım. Beş senedir elbise, çamaşır, papuç için dört buçuk lira ile idare ettim. Bereket  iktisat ve rahmet-i İlâhiye bana kâfi geldi.” 2
Kendimizi hesaba çekme vakti...

Dipnot: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, 350.  2- Bediüzzaman Said Nursî, Lemalar, 70.

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber