Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Kur'ân her yaşta öğrenilir

Beylikdüzü Müftüsü Süleyman Küçük hocamızla yapılan çok güzel bir röportajı sizinle paylaşmak istedik.

Kategori  Kategori : Röportajlar
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 5213
Tarih  Tarih : 23 Temmuz 2010, 07:49

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Hatırlayanlar olacak, Süleyman Küçük hocamız, Senoz, Kaptanpaşalı bir ilahiyatçımız. Daha önce kendisiyle görüşmüş ve bu görüşmeyi de sizinle paylaşmıştık.

O görüşmemizde Süleyman hocamız kendisini şöyle tanıtmıştı:
"Süleyman Küçük, 1956 Çayeli, Kaptanpaşa doğumlu, Yüzbaşı Muhammed’in (bakkal) erkek çocuklarından 3 numarayım. Yaşar, Ahmet ve Süleyman. Benden küçük bir de Mustafa kardeşim var. İlkokulu Kaptanpaşa’da okuduk. Kur’ân kursuna gittik. Orada 2.5 sene eğitim gördük. Süleyman Boncukçu başkan, M. Emin Gemici Hoca, bizimle çok uğraştı.
Kaptanpaşa Kur’ân kursundan sonra İstanbul’a geldik. İmam hatip tahsiline yönlendirilmemde en büyük etken aynı zamanda hemşehrimiz, komşumuz olan Yahya Alkın hocamızdır. 1969 senesinde Rize’de imam hatip lisesinde okumaya başladık. 1973’e kadar orta kısmını orada okuduk. Lise kısmını Trabzon’a geçtik. 1976’da mezun olduk. Mezuniyetimizle birlikte evlilik gerçekleşti, 1976’da. Hemen akabinde bir ay sonra Bursa’ya geçtik. 1980 ihtilalden sonra işler değişti. Yeniden sınava girdim, İstanbul İslam Enstitüsü yedeklerinden, bizi Konya’ya gönderdiler. Konya’ya gittim. Çok sıkıntı çektik, ama elhamdulillah, arzu ettiğimin fazlasını verdi bana Rabbim. İlahiyatı okurken vaiz olmaktı niyetim. Bütün zorluklara rağmen, başlangıçta ben müftülüğü kabul etmedim. Sonra nasip kısmet, 1988 senesinde vaz olarak başladım, 1991 senesinde ilçe müftüsü oldum. Bayburt Aydıntepe ilçesinde görev yaptık 2 sene. Sonra Ordu Aybastı’da 5 sene, oradan sonra Giresin Görele’de 7.5 sene, sonra da Çınarcık’ta ve şimdi de İstanbul Beylikdüzü’nde müftülük vazifesini yapıyoruz." (Kaynak: http://www.senozderesi.com/yazdir.asp?haber=470)

Bu takdimden sonra şimdi de bir gazeteci arkadaşımızın yaptığı röportajı sunalım:

Yaz tatilinin başlamasıyla birlikte okullara veda eden çocuklar, Kur’ân öğrenmek için camilere koşuyorlar. Ülkemizde Kur’ân’ı Kerim öğrenmek 5. sınıf altındaki çocuklara yasak olsa da Kur’ân-ı Kerim sevgisi engel tanımıyor. Abisiyle, ablasıyla birlikte kurslara giden minikler, bu anlamsız yasağın bir kez daha gözden geçirilmesi gereğini ortaya koyuyor.
İstanbul Beylikdüzü Müftüsü Süleyman Küçük ile Kur’ân kurslarını konuştuk. Kur’ân öğrenimindeki yaş sınırının, hafızlığı sekteye uğrattığını söyleyen Küçük, Kur’ân’ın eskiye nazaran çok daha kolay öğrenildiğini, küçük yaşlardan itibaren aile tarafından eğitim verilmesini gerektiğini kaydetti. Yaşı ilerleyen insanların da Kur’ân-ı Kerim’i çok rahat öğrenebildiklerini ifade eden Süleyman Küçük, Türkiye’de "Kur’ân öğreniminin zor olduğunu" iddia eden bir politika izlendiğini, bu yüzden belli yaşı aşan insanların “öğrenemem” korkusu yaşadıklarını dile getirdi.

*Tatil dönemine girdik, Kur’ân Kurslarının ve camilerin öğrenme isteğiyle koşuşturan, cıvıl cıvıl kardeşlerimizle dolu olduğunu görüyoruz. Bize yaz Kur'ân kurslarınızdan bahseder misiniz?

Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl Haziran’ın son haftasından, Ağustos’un ilk haftasına tekabül edecek şekilde 9 haftalık yaz kursları yapılmaktadır. Yaz kurslarının içeriği Kur’ân ve dini eğitim üzerine oluyor. Burada ilkokul 5. sınıf ve üzeri kız-erkek öğrencileri camilerde ve Kur’ân kurslarında kabul ediyoruz. Camilerimizde de oluşturulan eğitim verilebilecek bölümlerde yine camii ve Kur’ân kursu resmi görevlilerinin yanı sıra başkanlığımızın uygun gördüğü ilahiyat mezunu, din kültürü ve ahlak bilgisi eğitimcileri, ilahiyat mezunu olup şu anda görev bekleyenler, imam hatip lisesi mezunu ve hafızlar gibi bu işte yeterli gördüklerimizi fahri olarak görevlendirip bu süre içinde eğitim veriyoruz.

*Kur’ân Kurslarına talep nasıl?

Yaz kurslarına da, sürekli olarak eğitim veren Kur’ân kurslarına da çok ciddi bir ilgi var. Talebin çoğalmasında eğitimdeki düsturumuzun da büyük etkisi var. Diyanet İşleri Başkanımızın yayınladığı Kur’ân Elifbası gerçekten çok güzel hazırlanmış. Evdeki aileler bile okuyorlar. Dili de çok güzel. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hassaten Beylikdüzü Müftülüğü olarak bir düsturumuz var. O da önce seveceğiz sonra sevdireceğiz, sevgiyle yoğurulmuş bir eğitim vereceğiz. Özellikle yaz aylarındaki düsturumuz budur. Çünkü çocuklara eğitim veriyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığından da bize bu yönde talimat geliyor. "Çocukların yaz aylarında tatilde olduğunu unutmayınız. Çocukları severek, sevdirerek, onları kazanarak, cezb ederek eğitim verin" deniyor. Bugün kurslarımıza annesi babası getirmiş olabilir, ama yarın "Ben gideceğim" diyebilmeli. Öyle bir düsturla hareket ediyoruz.
Tabii bu konuda eğitimcileri seçmede biraz zaaflarımız oluşuyor, ama genel manada Beylikdüzü Müftülüğü olarak iyi bir kadro oluşturduk diye düşünüyorum. Şu anda ciddi manada bir sevgi yumağı oluştu, çocuklarımız severek geliyorlar, severek derse katılıyorlar. Hatta dün bir hoca hanım anlattı. Çocuklar, “dersler çok az oluyor öğle yemeği yeyip tekrar gelsek olur mu?” diyorlarmış. Çocuklarla din adına bir sevgi yumağı kurmamız bizi çok mutlu ediyor.
İşin bir de diğer tarafı var. İlçede güzel bir atmosfer oluştu, biz de insanları ödüllendiriyoruz. Subhaneke duasını ezberleyene bir ödül, besmeleyi düzgün çekene bir ödülü var, Kur’ân’a geçenin bir ödülü var. Kursların sonunda bisiklet, altın, elbise gibi değişik ödüller de vereceğiz. Artık gün boyunca sürekli olarak çocuklarımıza eğitim vermiyoruz. Çünkü eski Anadolu kültürü değişti, birçok aile böyle alıştı. Çocuklar sabahları aç geliyorlar, meyve suyu ve kek dağıtılıyor. Bazı yerlerde çocuklarımız kolej gibi özel kıyafet giyiyorlar.
Dolayısıyla sevgi, kitapların güzel hazırlanması, öğrenci-öğretici ilişkisinin iyi kurulması çok güzel. Nerede bir Kur’ân Kursu açıyorsak, ek sınıf açmaya mecbur kalıyoruz. Çünkü hanımlar çok istekli. Burada bir tek temennim var: Bu alanda bağımızı beylerle de kurarız inşallah. Beyler Cuma ile yetinip dışarıda kalıyorlar. Ama ümit ediyorum ki beylerle de bu diyaloğu oluşturacağız.

*Beylikdüzü ilçesi olarak kaç öğrenciniz var?

Bizim öğrencilerimiz yaklaşık 3.000 civarında. İlkokul 5. sınıfın altında olan, abisiyle ablasıyla gelen çocuklarımız var. Biz onları da küstürmüyoruz. Yönetmelik kayıt alıp okutmamıza izin vermiyor, ama şimdi abisi, ablası geliyor çocuklar da bir yere gitmeyi istiyor. Biz eğitimci arkadaşlara diyoruz ki bunlar da eğitim gibi olmasa bile Kur’ân’ın hazzından eğitiminden faydalansınlar.
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bize getirdiği kolaylık var. Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenlerini ders ücreti karşılığı Kur’ân Kurslarımızda değerlendiriyoruz. Onlar eğitimci oldukları için çocuklarla iletişimleri daha iyi. İnanıyorum ki sevgiyi yaş seviyesi olarak aşağıya düşürdüğümüz sürece, üst yaştakilerle daha iyi iletişim kurduğumuz sürece bu ilgi artarak devam edecektir.

*Çocukların Kur’ân öğrenimi için 9 haftalık bir süre yeterli midir?

Yeterli değildir. Bizim esas hedefimiz Türkiye’de bay bayan her gencin, hayatının belli bir çağında hiç olmazsa bir dönem, yani 8 aylık bir Kur’ân eğitimini almasıdır. Çünkü bu Kur’ân eğitiminin içinde dini yaşantı da şekilleniyor. Günümüz şartlarında bu çok mümkün olmuyor. Eğitimin peş peşe 8 yıl olması buna imkân vermiyor. 5 artı 3 olsaydı, arada boşluk olsaydı belki mümkün olurdu. Ama böyle düşünülmüş. Biz mevcut şartlar içinde "nasıl daha yararlı olabiliriz?" noktasından yola çıkıyoruz. Böyle yola çıktığımız için aslında 8-9 hafta süren eğitimde, günde 3 saatten haftada 15 saat Kur’ân dersi veriyoruz. Bugün İmam Hatip Okulu dâhil hiçbir yerde haftada 15 saat direk Kur’ân dersi verilmez.

*Artık Kur’ân okuma, eskiye oranla daha kısa sürede öğreniliyor değil mi?

Evet, eskiden 1-2 ayda Kur’ân’a geçen öğrencilerimiz, gelişen eğitim sistemleriyle artık 10 günde Kur’ân okumaya başlıyor. Elifbalar yanında bazı kurumların hazırladığı cd gibi materyalleri de kullanıyoruz. Çok güzel imkânlarımız var. Öğrenci artık evde cd ile takviye edebiliyor. Kur’ân okumayı bilmeyen, annesine babasına "bunu öğret" demek mecburiyetinde kalmıyor. Cd takıyor, oradan kendisi ders alabiliyor. Gün geçtikçe daha iyi imkânlar sunarak ilerlemek istiyoruz, ama 8 haftalık bir eğitimi, 8 aylık bir eğitimle bir tutamayız.
Bizde kur uygulaması var. Birinci kurda yeni gelenler, ikinci kurda geçen yıl gelip bu yıl eğitimine devam edenler var. Yaz kurslarındaki öğrencileri grupluyoruz.
Kurslarımız daha ilk haftalarında olmasına rağmen Kur’ân’a geçenler fazla. Bu kadar kısa sürede Kur’ân’a geçmek büyük bir başarı. Bu evdeki anneleri, anneanneleri de teşvik ediyor. "Bu çocuk bu kadar kısa sürede öğrendiyse, biz bunu 1 ayda öğreniriz" diyorlar. Eskiden bir korku vardı. Özellikle yaşı ilerlemiş olanlarda "öğrenilmez" deniyordu. Bir de zaman zaman birileri bu işi körükledi. "Asla öğrenemezsiniz, Kur’ân öğrenmek çok zor" dediler. Şimdi böyle değil.
Ben geçen yıl mezun olan öğrencilerime bakıyorum. Ben 55 yaşındayım, içlerinde benim ablalarım yaşında, teyzem yaşımda insanlar var. 67-70 yaşında öğrencilerimiz gelip öğrendiler. Ne oldu, onlar bir yıl daha fazla gelecekler.

*Bu söylediğiniz çok önemli. Aslıda belli yaşa gelenler hala “Kur’ân-ı Kerim’i öğrenemem, yaşım geçti” diyorlar. Sizce bu önyargı nasıl kırılır?

Ben gelen öğrencilerime şunu söylüyorum: Siz bu sene gelmekle hem kendi mesuliyetinizi yerine getiriyorsunuz. Hem de gelme korkusu içindeki komşularınıza cesaret veriyorsunuz. Ben yılların tecrübesi içinde şunu gördüm; 1 Ekim’de kurslarımız açılır biz kurslara gideriz, bir ürkeklik, korkaklık vardır öğrencilerimizde. Acaba "Müftü bir şey sorar mı? Acaba öğrenebilecek miyim?" diye Daha çatık kaşlıdırlar. 2-3 ay sonra Kur’ân okumaya başlayınca yavaş yavaş gözlerinin içinin güldüğünü görmeye başlarız. Mayıs ayında onlara belge vermek için yaptığımız sınavda, samimiyetle söylüyorum 60-70 yaşındaki hanımefendiler 15 yaşındaki çocuklar gibi cıvıl cıvıldırlar. Bir şey sorduğunuzda hepsi bir yerden bir şey söyler. Artık rahatlamışlardır. "Biz de Allaha şükür Kur’ân okuyabiliyoruz" diyorlardır.
Bir örnek daha vereyim. Beylikdüzü’ne geldiğimizde Fatih Sultan Mehmet Camiimizde camii dersleri bünyesinde Kur’ân öğrenimi veriliyor. Geçen yıl, imam efendiye sordum: "Ramazan ayında mukabele okuyabilen hanımlar kaç tane?" diye “Hocam 40’ı geçemedik” dedi. Orası 6000 seccadelik bir camii, gelen sayısı bayağı kalabalık. Bu sene takip etmek için tekrar aynı soruyu sorduğumda imam efendi bana, "200 kişiyi aşkın öğrencinin mukabele okuyabileceğini" söyledi. Bu sayı neden arttı biliyor musunuz? Kış aylarında Kur’ân Kursuna gelen hanım efendiler bu sayıyı yükselttiler. Bu sene inanıyorum ki Ramazan'da 500’ü yakalayacağız.

*Ülkemizde Kur’ân öğrenimi belli yaş altındakilere yasak. Siz bu yasağı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yasak diye algılamayın, ama eski uygulamalar göre bir parça yasak gibi görünüyor. Herkes çocuğuna belli imkânlarla Kur’ân öğretebilir, bir öğretici edinebilir. Zaten kreşlerde falan artık bu eğitimler veriliyor. O anlamda sıkıntıyı aştık.
Buradaki sıkıntı, daha önce ilkokul çağlarında özellikle hafızlık eğitimi alan çocuklar, şu anda engelli duruma geldiler. Ama gayretkâr olunursa, zaman içerisinde de daha demokratik, daha birbirini anlayan, sevecen yaklaşan bir toplum olarak sanırım bu sıkıntıları da aşacağız. Ama şu anda arzu edilen bir görüntü veremiyoruz. Çünkü hafızlık müessesesi bizim için çok kutsaldır. Bu noktada hafızlık müessesesi biraz zaafa uğramış oluyor.

*Kur’ân öğrenmek için en iyi yaş kaçtır sizce?

Allah Resulu çocuklarımızın 7 yaşından itibaren bu anlamda eğitilmesini, namaz kılmanın öğretilmesini istiyorsa demek ki bu yaş buralara tekabül ediyor. Aslında çocuk dini eğitimi oralardan almalı. Kur’ân eğitimi sadece Arapça bir metin okumasını öğretmek değil; vatanına, milletine, mukaddesatına, maneviyatına her şeyde kendisi gibi başkalarını da sevecek, başkalarını da iyi şeyler sunabilecek bir toplum yetişmesidir aslında. Bazıları düşmanca tavır sergiliyorsa, inanın ki bu işi bilmiyorlar. Bal yemeyene siz reçeli ne kadar ballandırırsanız ballandırın, reçelden başka tat alamaz. Mutlaka balı tatması lazım.

*Eskiden camilerde verilen eğitimlerde mahreç ve tecvitlere çok önem verilmiyordu. Şimdi bu durum değişti mi?

Değişti, şimdi çok iyiyiz. Belli bir dönemde düzgün bir Kur’ân öğretme yerine, belli sureleri öğretip, namaz kılmayı öğretmek hedefleniyordu. Bu da Kur’ân’ın dilini öğrenmeden Türkçe olarak verildiği için, alfabedeki harflerin birbirine uymaması nedeniyle, biraz daha yavan ezberleniyordu. Harfler birbirini tamamlamıyordu. Şimdi öğrenci ezber yaparken harflerin yerine oturtulması hususunda şu andaki eğitimlerimiz güzel. Diyanet İşleri Başkanlığımız da artık yeterli alt yapıya sahip.

*Son olarak velilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bizim tavsiyemiz şu: Biz bu işe sevgiyle, gönül vererek yaklaşıyoruz. Veliler de "git-öğren" demesinler. "Yavrucuğum Kur’ân-ı Kerim’i öğrenirsen Allah seni daha çok sevecek, Peygamberin senden daha çok hoşnut olacak" desinler. Bir sevgi bağı kurulsun. Çocuk bu yaşlarda "Allah emretti" diye öğrenmeyi kavramayabilir. Ama daha dünyaya gelmeden sevgiyi hisseden o can, büyüdükçe daha kolay alıyor. Bizim dinimizin düsturu budur. Peygamberimiz; kâmil bir imal etmedikçe cennet yok buyuruyor. Ama sevginiz yoksa kâmil bir imana eremezsiniz diyor. Demek ki bu işin temeli sevgi.
Ben bir ilçe müftüsü olarak şöyle dua ediyorum: Ya Rab kendine kul, Habibine ümmet, Müminlere kardeş, insanlığa örnek eyle… Ya Rab işimize, aşımıza, eşimize huzur bereket saadet ver… İnanıyorum ki sevgiyle verilecek bu eğitim ileride toplumun daha kardeşçe yaşamasına yol olacaktır.
(Görüşen: Elif Nur Kurtoğlu/İstanbul. Kaynak: http://www.yeniasya.com.tr/2010/07/20/roportaj/default.htm)
*
senozderesi.com haber merkezi

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Röportajlar

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber