| |||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir | |||||||||||||||||||||||
SENOZ'UN SESİHABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Kur'ân her yaşta öğrenilirBeylikdüzü Müftüsü Süleyman Küçük hocamızla yapılan çok güzel bir röportajı sizinle paylaşmak istedik.
Hatırlayanlar olacak, Süleyman Küçük hocamız, Senoz, Kaptanpaşalı bir ilahiyatçımız. Daha önce kendisiyle görüşmüş ve bu görüşmeyi de sizinle paylaşmıştık. O görüşmemizde Süleyman hocamız kendisini şöyle tanıtmıştı: Bu takdimden sonra şimdi de bir gazeteci arkadaşımızın yaptığı röportajı sunalım: Yaz tatilinin başlamasıyla birlikte okullara veda eden çocuklar, Kur’ân öğrenmek için camilere koşuyorlar. Ülkemizde Kur’ân’ı Kerim öğrenmek 5. sınıf altındaki çocuklara yasak olsa da Kur’ân-ı Kerim sevgisi engel tanımıyor. Abisiyle, ablasıyla birlikte kurslara giden minikler, bu anlamsız yasağın bir kez daha gözden geçirilmesi gereğini ortaya koyuyor. *Tatil dönemine girdik, Kur’ân Kurslarının ve camilerin öğrenme isteğiyle koşuşturan, cıvıl cıvıl kardeşlerimizle dolu olduğunu görüyoruz. Bize yaz Kur'ân kurslarınızdan bahseder misiniz? Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl Haziran’ın son haftasından, Ağustos’un ilk haftasına tekabül edecek şekilde 9 haftalık yaz kursları yapılmaktadır. Yaz kurslarının içeriği Kur’ân ve dini eğitim üzerine oluyor. Burada ilkokul 5. sınıf ve üzeri kız-erkek öğrencileri camilerde ve Kur’ân kurslarında kabul ediyoruz. Camilerimizde de oluşturulan eğitim verilebilecek bölümlerde yine camii ve Kur’ân kursu resmi görevlilerinin yanı sıra başkanlığımızın uygun gördüğü ilahiyat mezunu, din kültürü ve ahlak bilgisi eğitimcileri, ilahiyat mezunu olup şu anda görev bekleyenler, imam hatip lisesi mezunu ve hafızlar gibi bu işte yeterli gördüklerimizi fahri olarak görevlendirip bu süre içinde eğitim veriyoruz. *Kur’ân Kurslarına talep nasıl? Yaz kurslarına da, sürekli olarak eğitim veren Kur’ân kurslarına da çok ciddi bir ilgi var. Talebin çoğalmasında eğitimdeki düsturumuzun da büyük etkisi var. Diyanet İşleri Başkanımızın yayınladığı Kur’ân Elifbası gerçekten çok güzel hazırlanmış. Evdeki aileler bile okuyorlar. Dili de çok güzel. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hassaten Beylikdüzü Müftülüğü olarak bir düsturumuz var. O da önce seveceğiz sonra sevdireceğiz, sevgiyle yoğurulmuş bir eğitim vereceğiz. Özellikle yaz aylarındaki düsturumuz budur. Çünkü çocuklara eğitim veriyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığından da bize bu yönde talimat geliyor. "Çocukların yaz aylarında tatilde olduğunu unutmayınız. Çocukları severek, sevdirerek, onları kazanarak, cezb ederek eğitim verin" deniyor. Bugün kurslarımıza annesi babası getirmiş olabilir, ama yarın "Ben gideceğim" diyebilmeli. Öyle bir düsturla hareket ediyoruz. *Beylikdüzü ilçesi olarak kaç öğrenciniz var? Bizim öğrencilerimiz yaklaşık 3.000 civarında. İlkokul 5. sınıfın altında olan, abisiyle ablasıyla gelen çocuklarımız var. Biz onları da küstürmüyoruz. Yönetmelik kayıt alıp okutmamıza izin vermiyor, ama şimdi abisi, ablası geliyor çocuklar da bir yere gitmeyi istiyor. Biz eğitimci arkadaşlara diyoruz ki bunlar da eğitim gibi olmasa bile Kur’ân’ın hazzından eğitiminden faydalansınlar. *Çocukların Kur’ân öğrenimi için 9 haftalık bir süre yeterli midir? Yeterli değildir. Bizim esas hedefimiz Türkiye’de bay bayan her gencin, hayatının belli bir çağında hiç olmazsa bir dönem, yani 8 aylık bir Kur’ân eğitimini almasıdır. Çünkü bu Kur’ân eğitiminin içinde dini yaşantı da şekilleniyor. Günümüz şartlarında bu çok mümkün olmuyor. Eğitimin peş peşe 8 yıl olması buna imkân vermiyor. 5 artı 3 olsaydı, arada boşluk olsaydı belki mümkün olurdu. Ama böyle düşünülmüş. Biz mevcut şartlar içinde "nasıl daha yararlı olabiliriz?" noktasından yola çıkıyoruz. Böyle yola çıktığımız için aslında 8-9 hafta süren eğitimde, günde 3 saatten haftada 15 saat Kur’ân dersi veriyoruz. Bugün İmam Hatip Okulu dâhil hiçbir yerde haftada 15 saat direk Kur’ân dersi verilmez. *Artık Kur’ân okuma, eskiye oranla daha kısa sürede öğreniliyor değil mi? Evet, eskiden 1-2 ayda Kur’ân’a geçen öğrencilerimiz, gelişen eğitim sistemleriyle artık 10 günde Kur’ân okumaya başlıyor. Elifbalar yanında bazı kurumların hazırladığı cd gibi materyalleri de kullanıyoruz. Çok güzel imkânlarımız var. Öğrenci artık evde cd ile takviye edebiliyor. Kur’ân okumayı bilmeyen, annesine babasına "bunu öğret" demek mecburiyetinde kalmıyor. Cd takıyor, oradan kendisi ders alabiliyor. Gün geçtikçe daha iyi imkânlar sunarak ilerlemek istiyoruz, ama 8 haftalık bir eğitimi, 8 aylık bir eğitimle bir tutamayız. *Bu söylediğiniz çok önemli. Aslıda belli yaşa gelenler hala “Kur’ân-ı Kerim’i öğrenemem, yaşım geçti” diyorlar. Sizce bu önyargı nasıl kırılır? Ben gelen öğrencilerime şunu söylüyorum: Siz bu sene gelmekle hem kendi mesuliyetinizi yerine getiriyorsunuz. Hem de gelme korkusu içindeki komşularınıza cesaret veriyorsunuz. Ben yılların tecrübesi içinde şunu gördüm; 1 Ekim’de kurslarımız açılır biz kurslara gideriz, bir ürkeklik, korkaklık vardır öğrencilerimizde. Acaba "Müftü bir şey sorar mı? Acaba öğrenebilecek miyim?" diye Daha çatık kaşlıdırlar. 2-3 ay sonra Kur’ân okumaya başlayınca yavaş yavaş gözlerinin içinin güldüğünü görmeye başlarız. Mayıs ayında onlara belge vermek için yaptığımız sınavda, samimiyetle söylüyorum 60-70 yaşındaki hanımefendiler 15 yaşındaki çocuklar gibi cıvıl cıvıldırlar. Bir şey sorduğunuzda hepsi bir yerden bir şey söyler. Artık rahatlamışlardır. "Biz de Allaha şükür Kur’ân okuyabiliyoruz" diyorlardır. *Ülkemizde Kur’ân öğrenimi belli yaş altındakilere yasak. Siz bu yasağı nasıl değerlendiriyorsunuz? Yasak diye algılamayın, ama eski uygulamalar göre bir parça yasak gibi görünüyor. Herkes çocuğuna belli imkânlarla Kur’ân öğretebilir, bir öğretici edinebilir. Zaten kreşlerde falan artık bu eğitimler veriliyor. O anlamda sıkıntıyı aştık. *Kur’ân öğrenmek için en iyi yaş kaçtır sizce? Allah Resulu çocuklarımızın 7 yaşından itibaren bu anlamda eğitilmesini, namaz kılmanın öğretilmesini istiyorsa demek ki bu yaş buralara tekabül ediyor. Aslında çocuk dini eğitimi oralardan almalı. Kur’ân eğitimi sadece Arapça bir metin okumasını öğretmek değil; vatanına, milletine, mukaddesatına, maneviyatına her şeyde kendisi gibi başkalarını da sevecek, başkalarını da iyi şeyler sunabilecek bir toplum yetişmesidir aslında. Bazıları düşmanca tavır sergiliyorsa, inanın ki bu işi bilmiyorlar. Bal yemeyene siz reçeli ne kadar ballandırırsanız ballandırın, reçelden başka tat alamaz. Mutlaka balı tatması lazım. *Eskiden camilerde verilen eğitimlerde mahreç ve tecvitlere çok önem verilmiyordu. Şimdi bu durum değişti mi? Değişti, şimdi çok iyiyiz. Belli bir dönemde düzgün bir Kur’ân öğretme yerine, belli sureleri öğretip, namaz kılmayı öğretmek hedefleniyordu. Bu da Kur’ân’ın dilini öğrenmeden Türkçe olarak verildiği için, alfabedeki harflerin birbirine uymaması nedeniyle, biraz daha yavan ezberleniyordu. Harfler birbirini tamamlamıyordu. Şimdi öğrenci ezber yaparken harflerin yerine oturtulması hususunda şu andaki eğitimlerimiz güzel. Diyanet İşleri Başkanlığımız da artık yeterli alt yapıya sahip. *Son olarak velilere tavsiyeleriniz nelerdir? Bizim tavsiyemiz şu: Biz bu işe sevgiyle, gönül vererek yaklaşıyoruz. Veliler de "git-öğren" demesinler. "Yavrucuğum Kur’ân-ı Kerim’i öğrenirsen Allah seni daha çok sevecek, Peygamberin senden daha çok hoşnut olacak" desinler. Bir sevgi bağı kurulsun. Çocuk bu yaşlarda "Allah emretti" diye öğrenmeyi kavramayabilir. Ama daha dünyaya gelmeden sevgiyi hisseden o can, büyüdükçe daha kolay alıyor. Bizim dinimizin düsturu budur. Peygamberimiz; kâmil bir imal etmedikçe cennet yok buyuruyor. Ama sevginiz yoksa kâmil bir imana eremezsiniz diyor. Demek ki bu işin temeli sevgi.
|
FOTOĞRAF GALERİLERİ |
|||||||||||||||||||||
Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009 Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber |