Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Senoz Derneği Başkanıyla görüştük...

Senoz Vadisindeki köylerin problemleriyle ilgilenmek için kurulan Senoz Yöresi Derneği Başkanı Ali Sukas ile sizin için görüşüp, yapmak istedikleri çalışmalar hakkında görüşlerini aldık.

Kategori  Kategori : Röportajlar
Yorumlar  Yorum Sayısı : 2
Okunma  Okunma : 5882
Tarih  Tarih : 13 Mayıs 2010, 11:37

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Ali Sukas, Senoz Vadisi'nin Çayeli ilçesine en uzak köyü olan İncesu'da doğmuş. Son seçimlerde Senoz Derneği Başkanlığına seçilen Sukas, derneğim amacını "Hemşehriler arasında kaynaşmayı artırmak" olarak yorumluyor. Başkana başarılar dileyerek, sohbetimizi aktarıyoruz:

*Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ali Sukas kimdir?

1966 Çayeli ilçesi İncesu (Marbudam) Köyünde doğdum. İlkokulu köyümde okudum. Madenköyünde 3 yıl Kur'ân kursunda hafızlık eğitimi aldım. 1978 yılında da İstanbul'a geldim. 1988'de İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden mezun oldum. 1991 sonunda Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde göreve başladım. 2002 yılında istifa ettim. 2002 İstanbul 1. Bölge MHP’den milletvekili adayı oldum. 2004 yılında Üsküdar’dan belediye başkanlığına adayı oldum. 2007’de 1. Bölgeden milletvekili adayı oldum.
Senoz Derneği’nin ilk kuruluşunda yoktum. İki dönem dernekte yönetici olarak başkan yardımcısı olarak görev aldım. 2010 yılında yapılan kogrede Senoz Derneğine başkan olarak seçildim ve görevimi sürdürüyorum. Evliyim ve iki tane çocuğum var. Memleketime hizmet etmek için çalışıyoruz.

*Senoz Derneği Başkanlığına seçildiniz. Neler yapacaksınız, projeleriniz nelerdir?

Yöre derneklerinin temel bazı özelliklerii var. Özellikle Türkiye'nin yaşamış olduğu iç göç, yoğunlukla 1980 yılında yaşandı. Gelişmiş ülkeler bunu sanayi devrimiyle tamamladılar, ama Türkiye'de plansızlık burada da karşımıza çıkıyor. Kontrolsüz bir iç göç yaşadı Türkiye. Ağırlıklı olarak 1980’lerde. 1950’li yıllarda yine iç göç vardı. Ama yoğunluk 1980 senesinde yaşandı. Özellikle Marmara Bölgesine, hem Karadeniz'den hem de Doğu'dan. Böyle olunca da kentlerde fiziki anlamda, kent hayatına olumsuz yansımaları oldu. 'Varoş' diye tabir edilen bir kültür gelişti.
Bu anlamda böyle derneklerin önemli fonksiyonları var. Artık kentlik kimliğine ulaşması gerekiyor. Türkiye buna hazırlıksız yakalandığı için önemli çatışmalar meydana getirdi. Bir tarafta yerleşik kent nüfusu, bunun etrafını saran varoş kültürü. Bir ülkenin gelişiminde kültürel anlamda gelişmesi çok önemli. Bu noktada yöre derneklerinin önemli fonksiyonları var.
Bizim hedeflerinden bir tanesi de yöremizden gelen insanların kente adaptasyonunu, sosyal ekonomik olarak, kültürel olarak katkıda bulunmak. Bunları uygulamak. İkincisi Karadeniz Bölgesinin yerleşik halinde insanlar arasında, aileler arasında, akrabalar arasındaki, sıcaklığın büyükşehirlerde yok olduğunu görüyoruz. Yine bu noktada devreye girerek şehre göç etmiş olan ailelerin akrabaların hemşehri çevrelerinin birbirleriyle irtibatını sağlamak, olumlu yönde geliştirebilecek programlar oluşturmak.
Bölge insanının, yöresinde yaşayanlarla olduğu gibi hem kendi köylüleri içerisinde, hem de köyler arasındaki yakınlaşmayı dayanışmayı arttırmak. Bunun üzerinde duracağız.Bir hedefimiz de Karadeniz insanı toprağını seven insandır. Karadeniz bölgesinde toprak satışı olmaz. "Baba toprağı" denen bir kavram vardır. Bir metrekaresini bile satma fikrine karşıdır. O zaman şöyle birşey yapmak gerekiyor: Karadeniz bölgesindeki yoksullaşmanın önüne geçebilmek, orada yaşayanların geçimini sağlamak için yeni bir takım imkânlar oluşturmak gerekir. Bu hayvancılık olabilir, alternatif tarım ürünleri olabilir. Doğal yapısı içerisinde bölgede, o bölgede yaşayan insanlar ekonomik olarak güçlendirmeliyiz, teşvik etmeliyiz. Eğer bunlar içerisinde, bunların bir kısmını bile yapabilirsek başarılı oluruz diyorum.

*Senoz Futbol Turnuvası hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Biz de aynı fikirdeyiz. Her yıl değişik talepler geliyor, Avrupa Yakası’nda oturanlar, Avrupa Yakasını istiyor, Anadolu yakasında oturanlar Anadolu yakasında olsun diyor karşılaşmalar. Bununla ilgili belli bir noktada sabitlemek istiyoruz. Herkesin kolay ulaşabileceği bir yer bakıyoruz. Genelde Selimiye ağırlıklı düşünüyorduk. Fakat başka turnuvalarla çakıştığı için, Selimiye olmayınca Bakırköy’e aldık sahayı. Bu sene tertip komitesi ayarladı Bakırköy’ü. Saha memnuniyetsizliği var. Bunu turnuvadan sonra ele alacağız. Senozlulara duyurulacak.
Turnuva çok olumlu geçiyor. Her yıl yeni yeni insanların katıldığı, insanların kaynaştığı, saha içinde olumsuzluklar olsa dahi, kayda değer değil. Bizim turnuvadaki amacımız zaten dostluk. Mağlubiyet, galibiyet olarak bakmıyoruz. Takımlar tabii ki biraz daha farklı bakıyor, kazanma hırsı da oluyor. Sorumluluk dernek yönetiminde olduğu kadar, köy temsilcilerine de çok görev düşüyor. 
Şunu da söyleyebilirim: Turnuvanın sonuçlarından birisi de turnuvada tanışıp evlenenler var. Turnuva, akrabalık bağlarını güçlendiriyor. Turnuva yaklaşık olarak 200 bin liralık bir bütçeye tekabül ediyor. Takımlar kampa giriyorlar, hazırlanıyorlar. Her takımda 20 futbolcu var. En azından 300 kişilik sadece futbolcu ve yönetici olarak diyorum çok önemli bir şey bu. Bunları geliştirmemiz gerekiyor. Belki maçları daha eğlenceli hale getirmek için başka programlar da yapmamız gerekir. Köy takımlarından futbolcu seçerek bir Senoz Futbol Takımı oluşturabiliriz. Bu da bizim projelerimiz arasındadır zaten.

*HES'ler konusundaki düşünceleriniz nelerdir, dernek olarak?

Başlayan projelerle ilgili 5 tane dava açtık. Türkiye'de belki Ardeşen'deki Fırtına Vadisinden sonraki bu yeni süreçte santraller konusunda ilk hukuki sonuçlar alan dernek biziz. Fakat hukuki sonuç almak yetmiyor. Bu anlamda biz idareyle de, ülkeyi yönetenlerle de uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Halbuki hukuk devletinde bu konularda hukukun dediği olması lazım. Tek tek mücadele ediyoruz. Yeşiller örgütü gibi örgüt değiliz. Herşeye hayır diyen, her türlü gelişmeye kapalı, olumsuz bakan insanlar değiliz. Bir varlıktan istifade ederken, o başka varlıkların hayatını ortadan kaldıracaksan, bunu yapmayacaksın. Ağaçları kestiğin zaman, ormandaki hayvanların hayat sahasını yok edeceksen, eko sistemin dengesini bozmayacak bir planlamayla çalışmalısın... Elbette kaynaklardan istifade edebilirsin. Bizim HES'lere karşı düşüncemiz budur.
Elbetüte ki suyun gücünden istifade edilmesi lazım, Türkiye'nin enerjide dışa bağlı oluşunun hangi sonuçların doğurduğunu biliyoruz. Bir ülkenin bağımsızlığı, ekonomik bağımsızlığından da geçiyor. Ekonominin enerjiye bağlı olduğunu, ekonominin hayat damarı olduğunu biliyoruz. Bağımsızlık konusunda da bağımsızlık karşıtı olacak gibi geri zekâlı değiliz. Bu şartlarda hidroelektrik santralleri, en azından havza planlanması yapıldıktan sonra, ülkemizin herhangi bölgesinde de olsa aynı şeyi talep ediyoruz, havza planlaması yapıldıktan sonra, hangi yatırımın yapılacağı, planlamayla yapılsın. Bizim Karadeniz'deki vadiler dar ve kısa vadilerdir. Bu vadilerde 45 km olan vadinin 30 kmlik suyu kaldırınca ne olur? Büyük felaket olur. Deredeki suyun buharlaşmasıyla doğan klima denen bir olay var orada. Doğada su bulutlarla rüzgârla hareket ederek tekrar yağmur yağıyor. Bu bir dengedir. Bu dengenin bir ucunu dinamitlerseniz, dengeyi bozarsınız. Bizim söylediğimiz bu. Bu vadide sudan istifade edelim, ama planlı yapalım.
Su boşa akmaz. İncesu’dan İncesırt’a kadar bölümde su akmadığını düşünsene! Dünyanın en güzel ve lezzetli balığı bizim deredeki alabalıklar... Bunun yaşama alanını öldürünce ne olacak? Derenin etrafındaki bütün bitkiler nemin ortadan kalkmasıyla beraber zarar görecek. Bizim derdimiz oradaki su kullanılmasın değil. Orada yapılanlar hem tabii hayatı, hem sosyal hayatı bozmasın. Bu şekilde bir planlama yapılsın. Kaç kişiye daha orada rant sağlayacağı belli değil. Ne kadar projeyi kaldırır bizim vadi? Doğal hayatı, sosyal hayatı bozmadan bu planlansın, ona göre yapılsın.
Son mahkeme kararında havza planlaması yapılmadan o bölgede herhangi bir lisans verilmemesi, yatırım yapılmamasına hükmedildi. Mahkeme kararıyla sabitledik bunu. 11 köyün muhtarının imzasıyla 'sit alanı ilan edilsin' diye bir dilekçe vermiştik. Daha önce başlayan taş ocakları ve HES çalışmaları dolayısıyla sit alanı olmasını yitirmiştir diye karar alınmıştı. 14 projenin 2’si yapılırken doğal özelliği kaybettiği belirtilirken, 14 proje yapılınca yaşanılmayacak bir vadi olacak. ÇED raporlarını tek tek aldıkları için biz bunları ortaya çıkardık. Bütün olarak raporların hazırlanması gerekiyor. Bu şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Bir de bunların iletim hatlarını düşünün. 2 firma kendi arasında anlaşmış, ortak iletişim hattı indiriyor. 14 projenin lisansı verilmiş 13 tane iletişim hattı düşünün. Çamaşır askısı gibi olacak. 13 tane iletim hattı düşündüğün zaman ev yapmaya bile kimse yer bulamayacak. Bizim derdimiz bu, bunun için karşıyız ve mücadelemiz devam edecek.

*Köylere gidelim, yayla hatıraların, çobanlık hatıralarınız var mı?

Okumama çobanlık vesile olmuştur. Koyun sürümüz vardı. İlkokula başlamadan çobanlığa başladık. Ben de hiç sevmezdim çoban gitmeyi. Ondan sonraki yıllarda lise döneminde ve üniversite dönemlerinde yazın köye gittiğimde çobanlık yapardım. Devamlı olmadığı için zevkli oluyordu. Bizim köyümüz de yayla ortamında zaten. Hayatımda her günümde o dağların bir hatırası var. Oradaki pınarların, taşların hatıraları var.

*Senozderesi.com'u takip edebiliyor musunuz? Ya da nasıl buluyorsunuz?

Kendi imkânlarıyla çok başarılı buluyorum. Bizim bölgeyle ilgili tüm siteleri takip etmeye çalışıyorum. Senozderesi.com'u da takip ediyorum. Son yüzyılın icadı diyebilirim internet... Çok önemli bir araç. Geliştirmek lazım. Bunu çok güzel yapıyorsunuz. Allah razı olsun.

*İlave olarak söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Vadiye yapılan santraller konusunda insanların bize itimad etmesini arzu ediyoruz. Şunu yapsınlar, incelesinler. Taraf olanlar, karşı olanlar bu işin getirisini, götürüsünü, köy menfaati anlamında değil, bütün bir vadi adına, bütün bir ülke adına bu yoğunlukta yapılması planlanan santral meselesini herkes incelesin. İnsanlar birbirlerine kişisel suçlamalar ötesinde değerlendirsinler. Acımasızca kapitalizmin getirdiği, insanların fakirliklerinden istifade edilerek kandırılıyor, bunlar bizi rahatsız ediliyor. Karşı olabilirsiniz, taraf olabilirsiniz, neticede karşı olduğunuz ya da taraf olduğunuz şeyin iyice araştırılması lazım. (Y.Ç.)
*
www.senozderesi.com haber merkezi

Senoz Derneği Yönetim Kurulu

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 2 yorum yazılmıştır.

serkan SUKAS [ 21 Mayıs 2010, 18:00 ]
İlk olarak başkanlığınız hayırlı olsun.. bi senozlu olarak yapılacak herhangi bir aktiivite de birlik ve beraberliği sağlamanızı isterim.
nusret demirdağ [ 13 Mayıs 2010, 21:39 ]
bizde senozlu olarak başkanımızın yanındayız..allah kolaylık versin çok güzel günlere inşallah..

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Röportajlar

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber