| |||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir | |||||||||||||||||||||||
SENOZ'UN SESİHABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
Keşke köye dönebilsek...Bu defaki misafirimiz de genç yaşında ticarete atılan bir hemşehrimiz: Ahmet Sezaver.
Senoz Vadisi köylerinden, Ormancık Köyünden kalkarak İstanbul'a gelmiş ve değişik işler yaptıktan sonra şimdi market işletiyor. Ahmet Sezaver'in yaşı genç, ama maceraları çok. Buyurun, Ahmet Sezaver'in anlattıklarını dinlemeye: *Ahmet Sezaver kimdir? Rize'nin Çayeli ilçesi Kaptanpaşa nahiyesi Ormancık Köyü'nde doğdum. Dursun Ali Sezaver'in oğlu, rahmetli Şevki Sezaver'in torunuyum. Yaklaşık 25 senedir İstanbul'dayım. 25 seneden fazladır ticaretçle uğraşıyorum. En son 16 senedir marketçilik yapıyorum. Her geçen gün işlerimiz fire veriyor. Becerebilsek de keşke köye yerleşebilsek. Maalesef senede bir defa gidebiliyoruz. Buralarda koşuşturmak zorundayız. *İlk olarak hangi işe başladınız? İlk olarak rahmetli İmamın Rahmi amcanın yanında (Rahmi [Dilmen] İmamoğlu'nun) işbaşı yaptım. Geldim ve oranın yöneticiliğiyle başladım. Çok şeyler öğrendim. Allah rahmet eylesin, Rahmi amcadan. Her şeyden akıllı, zeki bir insandı, ondan çok şeyler kaptım, çok şeyler öğrendim. Florya'daki çay bahçesini bana bıraktı. Çalışmasını bana vermeyi teklif etti. Kendime güvenemediğim için ben de başkasına verdim işletmesini, ben orada müdür olarak çalışmaya başladım. Sonra askere gittim. Askerden geldikten sonra kamyonetçilik, kamyonculuk, ticari taksi aldım, taksiyi sattım petrolculuk yaptım. 10 senem bu süre içinde geçti. En son 16 senedir burada Çağlayan’da Hürriyet Market’te devam ediyorum. Şükürler olsun ekmeğimizi buradan yedik, varımızı yoğumuzu buradan kazandık. Geçmişle ilgili nankörlük yapmanın bir anlamı yok, burada sıfırla başladım. Hatta eksilerle başladım. O günün parasıyla 175 milyon borçla başlamıştım. 350 milyona malettim burayı. 4 Nisan'da açılış yaptım. 5 Nisan kararları açıklandı. O da Allahın bir lütfuydu, yaklaşık 175 milyon borcum indi bir gecede 90 milyona. Diğer işi zararla kapatmak zorunda kaldım. İşi bıraktığım için bir kurban kestim bu işten kurtulduğum için. Allah’ın bir lütfu, burada yüzümüz güldü. Bizim evliliğimiz burada gerçekleşti, 3 çocuğum var. Büyük oğlum lise sona gidiyor, ikincisi lise 3'e gidiyor, daha küçüğümüz lise 2’ye gidiyor. Genel hayatımız bu şekilde devam ediyoruz. *Köyde geçen çocukluk günlerinden neler hatırlıyorsun? İlkokulu 1. sınıfı köyde okudum, babamın iş dolayısıyla Trabzon Havaalanında çalıştığı için 2. sınıftan sonra Trabzon’da okudum. Allah razı olsun övünülecek bir babam var. Bizim o derede tanıyıp da iyiliği dokunmadığıinsan yoktur zannediyorum. Biz de elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Onların yerini tutabilmemiz söz konusu değil. Ama elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. *Yayla hatıralarınız var mı? İlkokul dönemlerinde yaz tatillerinde yaylaya devamlı giderdim. Bir de benim öküzüm vardı. Üzerine bahisler konarak döğüşler yapardık. Orta sona kadar her yaz köye giderdim. Bir akşam kalıp, hemen yaylaya postalarlardı bizi. Amcalarımla birlik yaşıyorduk. Amcalarla ayrıldıktan sonra köy yükü bindi sırtımıza, odun yapmak, çay toplamak, çaç taşımak her şey... *O dönemde yayla arkadaşların kimlerdi? O dönemde yayla arkadaşlarımızdan aklına gelenleri saymaya çalışayım: Cermoğili Hamit, Yaşar, Çakıroğlu Hamit, Cermoğili Namık vardı Allah rahmet eylesin. Cermoğulilerden İbrahim, İsmail vardı. Mardal Nesime morkur vardı, Cermoğili Gülsüm, Çavuş’un Asiye Hala, annen Neziha (Çakır) hala vardı. Çok yemeklerini yemişim. Rahmetli horkurum Havva halam, Allah nurlar içinde yatırsın. O dönem bizim yaylacılar dediğimiz rahmetli olmuş. Ahmet (Çakır) horkurarım, onun da çok emeğini görmişim, her yaylaya gelişinde bir şey bir şey getirirdi. Milyonlarca şükürler olsun, o zamanki komşuluğun yüzde 1'i şimdi yok. İnsanlar madden güçlendikçe, komşuluk bağlarını bitirdi. Akabinde tabiî ki günümüzde cenazelerde, bayramlarda seyranlarda, düğünlerde bir araya gelme şansımız oluyor. Bizim işimiz dolayısıyla bunlara da katılamıyoruz. Tabiî ki bunlar buyuk kaybımız. Sizlerin bu hizmetlerinizi çok beğeniyoruz. Bu tür şeyler insanların birbirlerine kaynaşmasına çok büyük bir etken. Genel olarak hayat geriye doğru döndüğümüz zaman anlatacak çok şey var. Gerçekten kitaplar yazılabilecek geniş zamanlar gerekli. Gurbet günleriniz nasıl geçti? Gurbete çıktığımda babamın güzel bir lafı vardı. Lise bittikten sonra liseyi okurken babam bana hep şunu derdi: "Bizim ailede bir tane okuyan adam yok, bari sen oku!" diye çok söyledi. Ben anarşinin zirvede olduğu zaman okudum. "Baba dedim beni seviyorsun ben okumayacağım, senin hatırına liseyi bitireceğim." İlk girdiğim imtihanda iyi puan almıştım, buna rağmen hiç hazırlık yapmadım, ticaret yapmaya kafaya koymuştum. Kendi kazandığım parayla keyf almak istiyordum. Trabzon Havaala’nında şef olarak işe koymayı teklif etti. Trabzon’da evimiz vardı. Ben kabul etmedim gurbete gideceğim, çorap da satsam kendime çalışacağım dedim.
|
FOTOĞRAF GALERİLERİ |
|||||||||||||||||||||
Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009 Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber |