SENOZ'UN SESİ

• Anasayfa
• Biz kimiz?
• Haberler
• Röportajlar
• Senoz Turnuva
• Köylerimiz
• Çayeli
• Rize
• Sohbet Odası
• Gurbetçiler
• Rize Siteleri
• Senoz Rehber

HABER ARA

Kalabalık bir heyetle Van’a giden Senoz gençlerini sıcak bir ilgi ile karşılayan Münir Karaloğlu’na teşekkürlerimizi sunarken, yeni başarılara imza atmasını da temenni ediyoruz. Karaloğlu ile yaptığımız sohbeti sunuyoruz:

*Van'daki görevinize başladığınız ilk gün ile bugünün bir karşılaştırmasını yapar mısınız?

Bundan önce görev yaptığımız her yerde olduğu gibi Van’da da milletin valisi olmaya çalıştık. "Halka rağmen yöneticilik” yapmak istemiyoruz ve yapmıyoruz. Hiçbir şekilde vatandaşa tepeden bakmıyoruz; vatandaşın derdiyle dertleniyoruz, vatandaşın problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Vatandaşa yakın durmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin her yerinde siz vatandaşa doğru bir adım attığınızda onlar size 10 adım gelir. Van’da da bundan farklı bir şey olmadı. Van, benim meslek hayatımda 8. görev yerim. Çalıştığım bütün bölgelerde, vatandaşla aynı diyaloğu kurabilmiş bir idareci olarak bunu söylüyorum. Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi vatandaşa siz gittiğiniz zaman vatandaş kollarını açıp size doğru geliyor. Van’da da bu oldu. Şu anda Van’da çok güzel bir frekans yakalamış durumdayız. Vatandaşın acısını, sevincini paylaşıyoruz. Vatandaşın problemlerini, kentin problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Bu da vatandaştan takdir topluyor.

*"Demokratik açılım"la ilgili düşünceleriniz nedir? Rizeli gençler olarak buraya gelmeden önce farklı düşüncelerimiz vardı. Ama buraya gelince farklı bir Van ile karşılaştık?

Tabii bölgede 25 yıldır yaşanan bir olumsuzluk var. Terörün silahlı kısmını devlet halletmiş. Son dönemde parti kapatılması sebebiyle sokak olayları oldu, ama büyütülecek olaylar değil. Devlet sokağa ve bölgeye hakim. Her hangi bir sorun yok terörle ilgili. Ülkenin her noktasına herkesin gidebileceği bir durum var şu anda. Açılımla ilgili hükümetin bir devlet politikası var. Bu açılımın mutlak surette somut sonuçlarının ortaya çıkması lazım. Bölge halkında çok büyük bir heyecanı var. Artık bölge halkı da terörle yaşamak istemiyor, terörle anılmak istemiyor. Diyorsunuz ki "Gelirken farklı bir Van vardı kafamızda."

Ülkenin batısında bu bölge için oluşan algıyı değiştirmemiz lazım. Yani siz buraya gelmeden önce "Van’a gidince acaba can güvenliğimiz var mı, sokaklarda yürüyebilir miyiz, oradaki insanlar bize nasıl yaklaşır?" endişeniz varsa, batıda yaşayan hemen hemen herkeste bu önyargı var. Bunun yıkılması lazım. Bunun da ancak demokratik açılımla, milli birlik ve kardeşlik projesi dediğimiz proje ile Türkiye'nin doğusu ile batısı, güneyi ile kuzeyi; bütün unsurlarıyla bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacak, keyif alacak insanlar haline getirerek, birbirimizi sevgiyle, muhabbetle bakarak bunu çözeriz. Yoksa bölgede problem yok. Bölgenin insanının Tekirdağ'dan Yozgat'tan bir farkı yok.

*Van Kedisi, bir spor oluşumuna maskot oldu. Bu nasıl oldu?

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası biliyorsunuz; İstanbul, Ankara İzmir ve Kayseri olarak Türkiye’de oynanacak. Dünya Basketbol Şampiyonası için bir maskot arayışı vardı. Bunun için çeşitli alternatifler üretilmişti. Van kedisiyle Kangal köpeği son iki seçenek arasına kalmıştı. Van kedisinin seçilmiş olması tabi Van için de, Türkiye için de çok güzel bir tanıtım aracı olacağını düşünüyoruz. Bir de Van kedisi artık nesli tükenmekte olan bir canlı türü. Onun tekrar gündeme taşınması çok önemli. Allah "Van Kedisi"ni çok güzel yaratmış. Van kedisinin maskot olarak seçilmesi bölgenin ve Van'ın tanıtımına çok katkı sunacağına inanıyorum. Bir defa Ağustos ayının sonuna kadar Van, Van kedisi sayesinde gündemde olacak. O bakımdan biz önemsiyoruz. İnşallah Türkiye’nin milli takımı da Van kedisinin şansıyla final oynar ve şampiyon olur temennisini yaşıyoruz.

*"Akdamar Kilisesi yılda bir defa açılacak" diye bir haber çıktı. Biraz açar mısınız?

Akdamar Kilisesi Ermeni vatandaşlarımız için önemli inanç merkezlerinden biri. Onlar için kutsal hac kilisesi. Onlar oraya gelerek hacı oluyorlar. Bizim için "Kâbe" neyse onlar için de Akdamar kilisesi o konumda. Onların talepleri vardı. Orası bir müze. Ayasofya nasıl müze olarak kullanılıyorsa, orası da öyle bir müze. Onların talepleri vardı. Eylül ayının ikinci haftası onlar için kutsal bir gün. "O hafta orada ibadet edebilir miyiz?" diye bir talepleri geldi. Biz de bakanlığa taşıdık. Sayın Bakamınız Ertuğrul Günay bey de olaya sıcak yaklaştılar. Kültür Bakanlığına müracaat ettik. Bakanlık izin verirse biz de Ermeni vatandaşlarımızı Eylül ayının ikinci Pazar günü -12 Eylül’e denk geliyor- Van’da ağırlamaktan mutlu olacağız.

*Senoz gençliği ziyaretinize geldi. Duygularınızı alabilir miyiz?

Çayeli Senoz bölgesi, özellikle yeni jenerasyon çok iyi yetlişiyor. Üniversitede okuyanları gördükçe mutlu oluyoruz. İnşallah bölge için, Türkiye için faydalı insan olacakları kanaatindeyim. Üniversite hayatında birçoğunu takip ettim. Üniversite son sınıfta olan var, ilk başlayanlar var. Senoz’un onlardan başka bir çıkarı yok. Gençlerin okumaktan başka çareleri yok.

Liselerde okuyanlara da mesaj verelim. Mutlaka üniversiteyi bitirsinler, mutlaka kendilerini hayata hazırlamaları lazım. Eskiden hayvancılık vardı şu anda kimse kalmıyor köyde. O zaman ne yapacağız? Okuyacağız, okuyacağız, okuyacağız. Senoz gençliğinin okumasını önemsiyorum. Bugün Van’da olmaları da beni çok sevindirdi. Tüm dostlar ve hemşehrilerimize selamlarımı söylüyorum. (Görüşen: Y. Çakır)

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.