Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

13 sene sonra köye gitti!

Bu defaki misafirimiz Muharrem Meyveci. Köydeki adıyla "Kökçen Behçet'in oğli Muharrem."

Kategori  Kategori : Röportajlar
Yorumlar  Yorum Sayısı : 1
Okunma  Okunma : 3746
Tarih  Tarih : 21 Ekim 2009, 02:29

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Geçtiğimiz Ramazan Bayramı vesilesiyle tam 13 yıl sonra (onüç) köye gidebilmiş! Acaba bizim Muharrem gibi köyleri, yaylaları unutan kaç hemşehrimiz var? Muharrem Meyveci ile yaptığımız görüşmesi aktarırken, “Aman ha, köyleri unutmayalım” diyoruz:

Önce kendinizi tanıtır mısınız?

Ormancık köyünden Köçken Behçet’in (Behçet Meyveci) oğlu, Muharrem Meyveci. 1965 yılında doğdum. Şu anda İstanbul Küçükyalı’da oturuyorum. İşyerim Erenköy’de Mezeci dükkânım var. İki tane çocuğum var; bir kız, bir oğlan.

 

*Çocuklarınızdan Behçet, üniversiteye girmiş herhalde

 Evet, Allah’ın yardımıyla istediği okulu kazandı. Boğaziçi Üniversitesi, Bilgisayar bölümünü kazandı.

 

*İstanbul’a ne zaman geldiniz? 

İlkokulu köyde bitirdikten sonra İstanbul’a geldik. Gerçi İstanbul diyoruz ama biz Burgazada’da büyüdük. Babam beni adaya götürdü. Adada bizim market vardı. Babam daha evvel Çayeli’ndeydi, mobilya işi yapıyordu. Ahmet amcam adada market çalıştırıyordu. Adadaki yerin mülkü satılığa çıkmıştı, babamda Çayeli’ndeki işini bırakıp adaya yerleştik. Halen çalışma devam ediyor. Ben 2002 senesinde adadaki işi bıraktım ve buradaki işi açtım. Adaya yine gidip geliyorum. İrtibatımız var. Daha çok burada duruyorum.

 

*Burgazada’daki işi neden bıraktın?

Bizim aile kalabalık, çocuklar büyüdü. Behçet okulu bitirince İstanbul’a gelmek zorunda kaldık. Öğretmenlerin isteğiyle Küçükyalı’da okula yazdırdık. Biz de onun peşinden geldik, ev tuttuk. Kışın bu tarafa geldik, yazları gidiyorduk adaya. Ne yapalım derken burada iş kurmaya karar verdik. Epey yer aradık, sonunda burayı bulduk ve burası denk geldi. 2002 yılından beri burada devam ediyoruz.

 

*Köy hayatını özlüyor musunuz?

Köye 13 senedir gitmiyordum. Bu sene Ramazan Bayramında gittim. Köyde bir akşam iftar yapalım diye çıktık, öyle denk getirdik. İftarı yaptık, bayramda köyde olduk. 8-9 gün kaldık ve çok mutlu olduk. Yaylalara çıktık, eski günleri yad ettik. Gerçi bu sene biraz fazla yağmur yağdı, ama yağmuru bile güzel.

 

*Eski günlerden aklında kalan bir hatıra var mı?

Ben daha küçüktüm, Şemkoğut hatıralarım var. Bir tanesi de Şemkoğut yaylasında ağabeylerimiz, amcalarımız ‘behur’e gelirlerdi. Hovenoç’un düzünde ‘gudigut’ oynarlardı, ben de bunlara hizmet ederdim, suyunu getirirdim. Bana harçlık verirlerdi, ben de onları biriktirir, dut, armut alırdım. Çok güzel hatıralar... Jahlı ekmeği çok severdim, gider jah toplar getirirdim, rahmetli ‘Raziye ona’ ekmek yapardı, yerdik. Bir de Şemkoğuttan Cimil’e gitmişliğim var. Daha ilkokula gidiyordum. Çakıroğlu Nuri ile (Nuri Çakır, şu an İstanbul Tuzla’da ikamet ediyor) gitmiştik. Un bitmişti, un almaya Cimile gittik. Katırın sırtına bindik, gittik Cimil’e ve ordan un aldık, tekrar Şemkoğut yaylasına geldik.

 

*Senoz tunuvası hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Fazla gidemedim, ama devamlı takip ediyorum. Bilhassa www.senozderesi.com sitesinden takip ediyorum.

 

Senozderesi.com’u nasıl buluyorsunuz?

Köy hasretimizi bir nebzecik de olsun oradan yad ediyoruz. Çok güzel bir hizmet yapıyorsunuz. Okul arkadaşlarımızı köy arkadaşlarımızı yıllarca göremediklerimizi bu site sayesinde görüp hasret gideriyoruz.

Çocuklarımızı köylere götürmemiz lazım, oraları unutturmamamız lazım. Doğduğumuz yer çok güzel bir yer. Yabancılar görünce ‘siz buraları bırakıp niye gelmişsiniz?’ diyorlar. Gerçekten doğduğumuz yerin kıymetini bilmemiz lazım.

İleride bizim oralar turizm alanı olacak, bundan eminim. Gerçi yatırım yapılması lazım. Yatırımı bizim milletimiz yapması lazım. Bir sürü insanımız var, kooperatif kurulup bu tür etkinlikler yapmamız gerekiyor. Dışardan gelip yapacaklarına bizim milletimiz yapsa yatırımı çok daha iyi olur. Kendi yerimizin kıymetini bilmemiz lazım.

 

*Köyde yaşamayı istermisin

Elbette. Bizim İstanbul’da olmamızın nedeni ekmek peşinde olmamızdan. Köye dönmemiz için devletin yardımcı olması lazım. Yatırım yapması lazım, bizde bir çay var, ona da devlet kontenjan koymuş, özel sektöre muhtaç ediyor üreticiyi. Özel sektör de çayı alıyor, para vermiyor; karşılığında kuru çay veriyor, onu satabilirsen sat. Hem de pahalı veriyor satmak da satamıyorsun. Çay fındık gibi değil. Çayı aldığın gibi satman gerekiyor. Çayın kotası olmamalı. Çok yanlış yapıyorlar. Sonra Rize en çok göç veren yer oluyor. Demek ki devletin köylüye yardımcı olması lazım.

 

*Devletin bu konuda neler yapması gerekiyor?

Aslında devletin teşvik vermesi lazım. Mesela karayemiş, merahağuk, bunları devletin tanıtması lazım. Eskiden karayemişin yüzüne bakmazdık. Merehağuk yani ‘yaban mersini’, Amerika’dan ithal ediliyor. Bizim orda çok. Yörenin insanına bunları tanıtıp anlatması lazım devletin. Yani elimizdeki şeyin kıymetini de bilmiyoruz. Kivi mesela, bizim köylerde yetişmiyor. Sahil kesimlerinde yetiştiriliyor. Yukarıdaki köylerde ne yetiştirilebilir, onun Ziraatın ele alması lazım ve köyde yaşayanları teşvik etmesi lazım. (Y.Çakır)

*

Senozderesi.com haber merkezi

 
 
 
 
 
 
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

Faruk Çakır [ 14 Kasım 2009, 20:17 ]
Muharrem kardeşim, 13 yıl köye gitmeden nasıl bu İstanbul'un kahrını çekebildin? Hayırlı işler dilerim.

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Röportajlar

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber