Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Senoz Yöresi'nin belgesel filmi hazırlanıyor

Senoz Yöresi'ni tanıtan ilk belgesel için adım atıldı. Çataldere'de ve çevresinde yapılan çekimlerle bütün Senoz'un tanıtılması sağlanacak. Çekimler esnasında Çataldere'de görüştüğümüz yönetmen Funda Özyurt, Senoz'un layıkıyla tanıtılmadığını düşünüyor.

Kategori  Kategori : Röportajlar
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 2576
Tarih  Tarih : 11 Nisan 2009, 22:42

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Yönetmen Özyurt ile yaptığımız görüşmeyi sunuyoruz:

*Senoz Yöresini tanıtan projede yaylaların yeri nedir?
Yaylalar bugüne kadar Senoz’u tanıtan özelliklerinden birisiydi. Dededen toruna kalan bir şey. Yol yapılıyor, yol yapılınca elektrik gidecek, yaylaya kadar arabayla çıkacak. Hadiseyi iki taraflı görmek lazım. Gelen teknoloji eve yine televizyonu getirecek, kuşaklar arasında kopmayı getirecek. Çocuk oyunları gidecek. Sofradayken, aynı ortamda dertleri paylaşıyorsunuz. Bu kaliteli zaman ayırma, televizyon gelince ortadan kalkacak. O zaman bizim acilen bunun önlemini almamız gerekiyor. Alamıyorsak, televizyon sokmayın evinize!

*İki ayrı projeden bahsettiniz, HES ve bölgenin tanıtılması… Belgeselin ismi ne olacak?
Birçok belgeselin ismini neredeyse bittikten sonra koyduk. Buna da belgesel bittikten sonra koyabiliriz. Montaj aşamasında koyabiliriz. Öncelikle içeriği, yansıttığı duyguyu aldıktan sonra ‘bunun ismi böyle olsun’ diye çıkıyor ortaya. Şu anda çalıştığımız derlemedir. Neye hakim olabiliyoruz. bir an önce onu alıyoruz. Burada yerel hafızayla ilgili yaptığımız çalışma derlemedir. Bir senaryo yapsanız dahi ona uyamıyorsunuz. İllaki yerel ağızdan gelenleri kendi süzgecimizden geçireceğiz. Yaşlılarla çalışırken handikapımız da var. Malum yaşlı insanlar bilhassa tarihleri yanlış hatırlanabiliyor. Art niyet aramıyoruz kuşaktan kuşağa aktarılırken değişebiliyor. Geriye dönüp tarihsel noktalardan beslememiz gerekiyor. Ama baştan ‘benim senaryom bu’ diye yola çıkarsan o senaryon değişmeye mahkumdur.

*Belgeselin hazırlanma süresi nedir?
Kendimize süreyle ilgili bir zaman koymadık.

*Bu projeyi destekleyenler var mı?
Gönüllülük esasında bir iş bu. Herkes bir anlamda destek oluyor. Yurtdışında festivallere gidiyoruz, yabancı belgeselcilerle tanışıyoruz. Gözlemci sıfatıyla katılıyoruz. Onlar bir belgesel yapıyor, sadece zaman anlamında 3 ay 4 ay çalışıp 50 bin euro para alıyor. Bunun için bir belgeseli yaparken, minimum 500 bin euro bütçe veriliyor. Ama Türkiye bu mümkün değil. Halk eğitim danışmanlığı yapıyorum, kendi cebimden yapıyorum belgeselleri. Belgesel satılabilir bir şey değil. Hazırladığım belgeselleri benden izinsiz yayınlayanlar var. Televizyon kanallarıyla konuşuyorsunuz, 200 dolara 500 dolara belgesel alıyorlar. Biz bu fiyatlara yapamayız, BBC'yle rekabet edemeyiz. ‘Belgesel yapayım, ama satmayayım’ diyorum. Belgesel bizim arşivimizde olacak diyenler, parayı verip alacak. Hakkını bilecek insanlar seyretsin.

*Proje için çalışma sahanız neresi, sadece Çataldere Köyü mü?
Yok, öyle bir şey değil. Projede çalışırken yerel danışmanlarla çalışıyoruz. Ne kadar iyi araştırma yaparsanız yapın, bazen danışman gerekiyor. Biz Çataldere Köyünden başladık. HES'in merkezi burası olduğu için buradan başladık.

*Belgeselde yaylalar da var mı?
Yaylalara da çıkacağız, Marabudom, Eğnaçor gibi…

*Eğzar yaylasında yaşlı ‘yaylacılar’ var. Bunlarla da görüşülebilir. Kaptanpaşa’dan çok kişi çıkıyor oraya. Yediçukurun üzerindeki Tahpur’da da yaşlılar var. Uzun yıllar yaylaya çıkıp da şimdi yaylaya çıkamayan çok yaşlı tanıyoruz. Mesela onlarla görüşebilirsiniz. Yayla bilgileri, nasıl gidilir, nasıl gelirlerdi bunları da belgesele alabilirsiniz.

Evet bunları da kayda almamız gerekiyor. Bu söylediklerinizi notlarımıza aldık.

*Senoz nasıl bir yer, nasıl buldunuz?
Senoz’u ben bulmadım, Senoz beni buldu. Telefonla konuştuğumuz zaman, İstanbul’da buluşup konuştuğumuz zaman fikri uzak olduğumuz bir kültür değil. Baktığınız zaman çok yakın coğrafyalarda, kültürel açıdan birbirinden çok etkilenmiş, benzerlikler çok fazla, uzak olduğumuzu düşünmüyorum ben.

*Coğrafî anlamda nasıl buldunuz?
Tanınmamışlık gibi bir açmazımız var Bu avantaj mıdır, bunu düşünmek lazım. O tanınmış yerler, tahrip olan yerlerdir. Yani burada da deniz var, ama bu artı değerler için çok gelmek istiyenler vardır, yayla kültürünü hiç kendi kafasında bir yere koymamış. Belli insanlar vardır iki yıl önceden plan yapıp gelebilirler buraya. İnsanlar buraları tanıdıkça bir daha gelmek istiyor. Yaylaya tekrar çıkmak istiyor. Eko turizm dışında buranın ihtiyacı yok. Aksi çalışmalar burayı tahrip eder. Çevreye duyarlı turizmcilerin gelmesi lazım buraya. Benim gördüğüm Arhavi’de de varmış HES'ler. Arhavi’dekini yakalayamasam da bir anlamda buradakini yakalamış durumdayım. Çevre tahribatını herkesin görmesi lazım. Ne için neyi mahvediyorlar, herkes düşünsün.

*Televizyonlarda çalışmış biri olarak televizyonun hayatımızda neye mal olduğunu izah eder misiniz?
İzleyicinin oto kontrol mekanizması yok. Bir dönem pokemonlar vardı. Sanal dünya ile gerçek dünyayı ayır edemeyen çocuklar bundan zarar gördü. 6 çocuk pokemon yüzünden oldu. Yani hangi yaş çocuğuna ne verdiğiniz önemli. Sadece kanal sahipleri değil politikikacılar da çok suçlu.

*Biraz da kendinizden bahsetmenizi istesek…
1972 doğumluyum. ‘Lazlar’ belgeselini hazırladım. İstanbul üniversitesi, Radyo Televizyon; Galatasaray Üniversitesi sinema televizyon bölümleri, eğitim aldığım yerler. İlkokul 1-2'yi hiç okumadım. 16 yaşında TRT’de çalışıyordum. Şanslıydım ya da çok fazla ilgiliydim. Hocalarımdan biriyle çalışıyorduk. Türkiye’nin en iyi belgeselcileriyle, senaristleriyle, en iyi ekipleriyle çalıştım o dönemlerde. Tabi onlar da bizi seçiyorlar. Onlara ulaşmak gibi bir şansım vardı. İlgiliydim, özünde bakarsanız, 20 yaşında Türkiye’nin en genç yönetmeniydim, TRT’de çok işler yaptım, çocuk programları, belgeseller, bir süre sonra tv’de yöneticilik de yaptım. En son atv’de çalıştım.
Sonra baktım ki en sevdiğim işler, ara dönemlerde yaptığım belgesel çekmişim en çok hatırladığım mutlu olduğum işler bunlar. Eş durumundan Ankara’ya taşındım, tekrar belgesellere kendi şirketimle geri döndüm.
(Funda Özyurt’un kişisel sitesi:
www.fundaozyurt.com)

***
www.senozderesi.com haber merkezi/ 09.09.2008







BELGESEL ÇEKİMİNDE HORON DA ÇEKİLDİ
Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Röportajlar

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber