Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Ahmet Hamdi İshakoğlu: Biz sıkıntı çektik, gençler çekmesin

3 Ocak 2006'da vefat eden hemşehrimiz, hayırsever işadamı Ahmet Hamdi İshakoğlu ile yapılan bir röportajın geniş özetini sunuyoruz.

Kategori  Kategori : Haberler
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 5001
Tarih  Tarih : 10 Nisan 2009, 20:38

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Aksiyon dergisinde (Aksiyon, sayı: 580 - 16.01.2006) yayınlanan röportajı yine hemşehrimiz olan Cemal A. Kalyoncu yapmış.

İshakoğlu soyadı Çayeli ile o kadar özdeşleşmişti ki, hükümet konağı, emniyet müdürlüğü benzeri, hizmet aldığımız bir makam gibi algılamıştım onu yıllarca. Ve sanki o, ilköğretim okulu, sağlık meslek lisesi, hastane ve cami yaptırmakla, zihinlerdeki bu imajı iyice pekiştirmişti. Belleğim benimsediği için olsa gerek, soyadını, yaptığı bu hizmetlerle duyurdukça, Çayelililer için de zihinlerdeki yeri sağlamlaşmış, fakat yaşı küçük olanlar için uzaktan ?aşina? bir isim olarak bilinegelmişti hep. Uzaktan ?bildiğimiz? için de, soyadı ile anılan boya markasının sahiplerinden, bu hayırsever işadamı Ahmet Hamdi İshakoğlu?nu yakından tanıma çabası içinde olmamıştık genç kuşak olarak.

Kayınpederi Moda Camii?ni yaptırmış, ilk devlet hastanesini Rize?ye kazandırmış, kendisi de Çayeli Sağlık Meslek Lisesi, İshakoğlu İlköğretim Okulu ve yapımı süren Denizcilik Meslek Lisesi gibi kurumları topluma mal etmiş, bir huzurevi yapmak için girişimlerde bulunmuş Ahmet Hamdi İshakoğlu?nu yakından tanımaya gittiğimizde onun hizmetlerinin bununla da sınırlı olmadığını öğrendik. Taksim Cami Yaptırma Vakfı?nda uzun yıllar başkan yardımcılığı yapmış İshakoğlu?nun ?sosyal hizmetlerde kullanılmak amacıyla? İstanbul Kadıköy Göztepe?de, Büyükşehir Belediyesi?ne bağışladığı arazide, cami yaptırma fikrini geliştiren kişi olduğunu, hem de bunu yaklaşık on yıl önce ortaya attığını da öğrendik. Bilindiği gibi Ahmet Hamdi İshakoğlu amcamız 3 Ocak 2006 tarihinde vefat etti.

Gerçekte 1922, nüfus kayıtlarına göre de 1924 yılında, Çayeli?nde doğan Ahmet Hamdi?nin ailesi, 1700?lerde yaşamış İshak isimli bir zatın devamı olarak günümüze ulaşmaktadır. Aile bireyleri, Batum ve Rus topraklarındaki savaşlar hariç, çalışmak için memleket dışına 1895?lerde çıkmaya başlar. İstanbul, göç için tercih edilen yerlerin ilkidir. Meslek olarak da, Karadenizli bir aile olması hasebiyle denizcilik ilk düşünülen işlerdendir: ?1890-1900 senelerinde İshakoğlu ailesini temsilen İstanbul?da kayınpederim Süleyman İshakoğlu?nun kayınpederi olan Ahmet Haydar İshakoğlu isminde bir zatın 150 ton kapasiteli motorlu bir teknesi vardı. Onunla Rus İhtilali?ne kadar Sivastopol?a, Kırım?a narenciye götürürlermiş. Karşılığında da daha ziyade giyim eşyası, iğne, un gibi malzemeler getirirlerdi. 1890?lı yıllara ait bir dokümanda okumuştum. O zamanlar çok çeşitli peynirler, yağ ve bilhassa balık yağı ihraç etmişiz. Ayrıca keten ihraç ettiğimiz de yazılıydı orada. Ve aile bireyleri denizci oldukları için de boya ve makine yağlarının ne olduğunu biliyorlardı.?

1917?de Rus İhtilali olunca bu kapı Türklere kapanır. Ahmet Hamdi Bey?in dayısı, ilerleyen yıllarda da kayınpederi olacak Süleyman İshakoğlu, 1923 senesinde Karaköy?de bir boya dükkânı açar. Boyanın hammaddesini ise çoğunluğu Ermeni ve Musevi olan ithalatçı firmalardan temin eden İshakoğlu, zaten bir karışımdan ibaret olan boya üretimine böylece girmiş olur: ?Türk olarak Türkiye?de ilk boyacı aile bizim ailedir.? 1923 senesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti kendi yerli işadamı tipini ortaya çıkarma çabası içindedir. O yıllarda esnaf, ekseri Rum, Ermeni ve Musevi asıllıdır: ?Çünkü gayrimüslimler bilhassa resmî ihalelerde aralarında anlaşıyorlardı. ?İhalede Devlet Demir Yolları?na sen teklif vereceksin, Deniz Komutanlığı?na ben vereceğim, işte Makine Kimya?ya sen vereceksin? gibi... Maalesef yüzde 200 kârlarla devlete mal satıyorlardı.?

*Bizzat duyduğunuz veya şahit olduğunuz bir şey mi var?

Tabii. Dayımın zaten ilk zenginliği oradan başlıyor.

*Ne yaptı mesela?

Efendim bir ihale oluyor. Fiyatları alıyor, gidiyor bir Rum vatandaşa. O da büyük ithalatçı. Diyor ki ?Lefter Efendi, böyle bir ihale var. İşte bezir yağının kilosu şu kadar. Buraya koymuşlar üç misli fiyat. İşte şunun kilosu bu kadar, buraya koymuşlar iki misli fiyat. Burada çok büyük kâr var. Sen de kazan ben de kazanayım.? Dayımı da çok severmiş, itimat edermiş ona. Dayımın ölçülerinin belki on misli fazla miktarda bir malı getiriyor ona. Fiyat veriyor. O da karşı tarafa fiyatı bildiriyor. Deniz Komutanlığı?nın ihtiyacı olan bir mal. Biliyorsunuz donanma çok fazla miktarda boya kullanırdı. Ve Ankara?da ihale oluyor. İhaleye girdiği zaman dayıma kalıyor iş. Hemen komisyon başkanı albay gidiyor ita amiri amirale diyor ki ?İhaleye ilk defa bir Türk firması girdi ve iş ona kaldı.? Normal olarak bu işin tasdik muameleleri iki-üç gün sürermiş. İki-üç saatte bitirmiş ve dayıma vermişler işi. Çok feveran ediyorlar. Bu firma küçük firmadır diye. O günkü komisyon dayıma çok büyük yardımda bulunuyor. Dolayısıyla yolumuz açılmış oluyor. Diğer devlet dairelerine Sümerbank, Etibank, Demiryolları gibi müesseselere de mal verme imkanı doğuyor. O işi öğreniyorlar. Dayımın ilk kalkınması oradan oluyor. Ve bu sebeple büyüyorlar.?

Karaköy?de, Feremeniciler?de açtığı perakende satış mağazasıyla büyümeye devam eden Süleyman İshakoğlu, önce Allah rızası için sonra da rüştiyeyi bitirmiş olmasına rağmen okumaya devam edemediğinden, gençler okusun diye hayır işlerine özel önem verir. Cumhuriyet tarihinde Rize?de ilk devlet hastanesini ve okulu yaptıran Süleyman İshakoğlu, böylece adını tarihe yazdırır. İstanbul?daki Moda Camii?ni de o yaptırmıştır: ?Kendisi Moda?da oturuyordu. Bir ev aldı cami yapmak üzere. Şato gibi bir evdi. Fakat kıbleye uymadı bina. Ondan sonra eski Devlet Bakanımız, Mesut Yılmaz?ın amcası İzzet Akçal?dan rica etti. Vakıfların parkı vardı, o parktan bir cami yeri ayırdılar ve caminin yapımı başladı. Dayım kimseden para istemedi. Fakat dayım gibi inançlı, orada bir caminin büyük bir ihtiyaç olduğunu bilen vatandaşlar kendiliğinden gelip para verdiler. Ve cami yapıldı.?

*Kadıköy Göztepe?de de bir cami tartışması yaşanıyor bugünlerde?

?Uzun seneler Bağdat Caddesi?nde oturdum. Orada da bir cami ihtiyacı olduğunu fark ettim. Çünkü Selamiçeşme Camii ile Erenköy Galippaşa Camii arasında cami yok. O aradaki boşlukta 100 bin nüfus var. Ve bir Anadolu şehrinde 100 bin nüfuslu yerlerde on tane cami vardır. 1997?de Göztepe?de, belediyeye ait bir fidanlık olduğunu öğrendim. Gittim, baktım, metruk vaziyette. Ve müracaat ettim belediyeye. O zaman, şimdi milletvekili olan Kahraman Emmioğlu genel sekreterdi. Kahraman Bey?den rica ettim. Kahraman Bey de kalktı beni öptü, ?böyle bir şey düşünebildin? diye. Fakat o gün bugün, sekiz senedir takip ettim. Bir netice alamadım.?

*İşin aslı nedir?

Cami hakkında gazetelerde bir hayli şey çıkıyor. Haksızlık bu. Çünkü cami alanının parkla hiçbir ilgisi yok. Parkın bitişiği fakat ayrı bir parsel.

*Kadıköy Belediye Başkanı Aksiyon?a ?Sahrayıcedit?te Kocatepe büyüklüğünde bir cami yapalım? dedi.

Oralarda cami var zaten. -Başkan vatandaş yer göstersin, arazi bağışlasın, camiyi orada yapalım? diye de bir söz verdi. Aslında o arazi sosyal hizmetlerde kullanılmak üzere belediyeye bağışlanmıştır. Yani belediyenin şahsi malı değildir. Göztepe Parkı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Sadece bitişik bir parseldir. Öyle ormanlık veyahut park denecek bir ağaçlığı da yoktur. O bakımdan orada caminin mutlaka yapılması lazımdır. Politik davranıyorlar.? Ahmet Hamdi Bey, 12 yıl da Taksim Cami Yaptırma Vakfı?nın idare heyetinde görev alır, ancak üç sene öncesinde istifasını verir. İstifasının sebebi de oldukça ilginçtir.
Taksim Cami Yaptırma Derneği aslında 1952 senesinde kurulmuştur. Ancak o gün bugündür bir cami yapma müsaadesi dahi alınamamıştır: ?Yalnız eski İmar ve İskan Bakanı Vefa Poyraz zamanında ilerleme olmuştu. Süleyman Demirel zamanıydı. Vakfın başkanı kayınpederim Süleyman İshakoğlu?ydu. 8-10 sene devam etti başkanlığı. Fakat aşırı sol görüşlü Ahmet İsvan, belediye başkanı idi. O, mahkemeye verdi. Mahkeme heyeti üç kişiydi. Biraz araştırdık, tamamen aşırı sol veyahut masonlardan müteşekkildi isimler.? Belirlenen yere cami yapılmasına karşı olanlar, aynı Göztepe?deki gibi hiç alakası olmayan yerlerde cami yapılmasını öneriyorlardı senelerce: ?Efendim bu biraz Bizans oyunu. Yani orada cami yapılmasını masonlar istemedi. Masonlar bu işleri yönlendiriyor. Gaye başka. Muhakkak ki içlerinde iyi niyetli olanlar vardır, yok değil. Hatta içlerinde namazında, niyazında olanlar da var. Bazı yakın tanıdıklarımdan biliyorum. ?Yanıldık? diyorlar.

*Temasınız oldu mu onlarla?

Takriben 25 sene evvel teklifler aldım. Daha ziyade Rotary kulüplerinden, iki yerden teklif aldım. Fakat kabul etmedim.

*Cami uzun süreden sonra neden Necmettin Erbakan döneminde bu şekilde gündeme geldi size göre peki? Necmettin Hocamızın biraz aceleliği oldu. Tayyip Bey bunun kesinlikle mevzu edilmemesini istedi. O geldi maalesef biraz rastgele beyanatlar verdi.? Recep Tayyip Erdoğan?ın belediye başkanlığı döneminde Taksim Cami Yaptırma Vakfı?nda ikinci başkan olan İshakoğlu, bazı kimselerin bu işten siyasi rant elde etmek istediklerini fark edince de görevinden istifa eder: ?Tayyip Bey?i bıktırdılar bu işte. Bazı siyasi kimseler oradan rant elde etmek istedi. Yani bir maddi menfaat değil de daha ziyade vakıf başkanı olarak istedikleri siyasi ile randevu alıp görüşebiliyorlardı. O yüzden ben de üç sene önce ayrıldım oradan. (?)

Unutmadan, bilenler için Taksim?de acil durumlarda ihtiyaca cevap veren küçük bir mescid vardır. Onu da dayısı Süleyman İshakoğlu yaptırmıştır: ?Kapıları, pencereleri benim fabrikada yapılmıştı. Halen orada ezan okunuyor. Küçük yer. Bizi mahkemeye verdiler. Sebep, bahçede namaz kılmak için dökülen betondu. Beykoz?un dağları apartmanlarla doldu, kimse sesini çıkarmıyor. Bu tamamen siyasi.?

Ot yiyen insanlar oldu

Ahmet Hamdi İshakoğlu, çocukluğunu, yokluk yıllarında Çayeli?nde geçirir. İshakoğlu?nun anlattığına göre, asıl sıkıntı II. Dünya Savaşı?nın Avrupa?da patlak vermesinden birkaç yıl öncesinde yaşanmıştır: ?Büyük sıkıntı, yoksulluk vardı. Mısırın kilosu Samsun?da 30, Çayeli?nde 100 kuruş?tu. Düşününüz ki o günkü idare 100 tonluk bir taka tahsis edip, mısırı, Samsun?dan 30 kuruşa getirip Çayeli?nde 40 kuruşa sattırabilirdi. Bir beceriksizlik vardı o günkü idarede. Ve ot yiyen insanlar oldu 1937-38 senelerinde.?

İlkokula başladığında harf inkılâbı olmuştu. Okula Çayeli?nde bir medresede başlayan İshakoğlu, ortaokul tahsilini de 1933-34?lerde geldiği İstanbul?da devam ettirir: ?Çok enteresan bir yolculuktu. Ambarda hayvanlarla insanların bir arada yolculuk yaptığı bir devirdi. Kaptanlar rüşvet alırlardı hayvan sahiplerinden. Doldururlardı insanlarla beraber hayvanları. Parası olan mevkii ile gelirdi. Bir köylümüzle beraber geldiğim için veyahut param yoktu bilemiyorum, ambarda gelmeye mecbur oldum.? Yolculuk, denize döşenmiş Rus mayınlarından dolayı gece ve fırtınalı durumlarda yol alınamadığından, beş ile yedi gün arasında sürerdi o zamanlar.

Ahmet Hamdi, Beyoğlu Ortaokulu?nda okuduktan sonra tahsil hayatı sona erer: ?Vasat bir öğrenci idim. Ama iş hayatında çok gayretli idim. Ortaokul mezunu olduğum halde ithalatla ilgili bütün mevzuatı çok iyi öğrenmiştim. İhale kanunlarını çok iyi okurdum. Kendimi iyi yetiştirdim.? İshakoğlu, bir yandan ortaokulda okurken bir yandan da babasının dükkânında çalışma hayatına atılmıştır.

Babası Behzat İshakoğlu da dayısı ve diğer akrabaları gibi denizciydi. Behzat Bey, Rusya?ya mal götürüp-getiren Ahmet Haydar İshakoğlu?nun teknesinde makinistlik yapmaktaydı. Kırım?da dört yıl kalmışlığı vardı. Rus İhtilali?nden sonra o da, zaten birbiri ile akraba olan ailenin diğer bireyleri gibi boyacılık işine girmişti. Behzat Bey, Süleyman İshakoğlu?nun ablası Rukiye Hanım?la evlenmiş, onların da sekiz çocuğu olmuştu: Mustafa, Ahmet Hamdi, İhsan, Abdurrahman ve Temel, sonra Fatma, Münevver ve Nuran. Ahmet Hamdi, ailenin ikinci çocuğuydu.

Ahmet Hamdi Bey, evlilik zamanı geldiğinde de, aynı zamanda dayısı olan Süleyman İshakoğlu?nun kızı Cemile Nurzan Hanım?la dünya evine girer. Çift, iki sene nikâhlı kalır. Yok, yanlış okumadınız. Çok muhafazakâr olan Süleyman Bey, kızını nişanlı bile bırakmayıp çifte nikâh kıydırır. Ve ancak 1950 senesinde evlenirler. (Bu evlilikten Metin, Faruk ve kızları Yasemin gelir dünyaya. Bugün işleri onlar yürütmektedir.) Dolayısıyla, Ahmet Hamdi Bey, ilerleyen yıllarda boya ithalatı yaptığı kendi firmasını kurmasına rağmen İshakoğlu firmasının da hissedarları arasında yer alır.

6-7 yıl babasıyla birlikte bu şekilde çalışan Ahmet Hamdi, askerlik zamanı geldiğinde Adapazarı?nın yolunu tutar. 24 ay sonra tekrar babasının yanına dönüp, bir-iki sene daha çalıştıktan sonra kendi işinin temelini atar. Resmî müesseselerle çalışır, imkânları geliştikçe ithalat yapmaya başlar: ?Yani piyasada ağırlığı olan birçok gayrimüslimi ithalat ve kapasite bakımından geçtim diyebilirim.? İshakoğlu?nun yaptığı farklı bir iş değildir; boya hammaddesi ithal etmektedir o da. 1958?de ise İshakoğlu Boya Kimya Sanayi (İBS) adıyla kendi imalathanesini açar. 1949?larda Osman Ağaoğlu?nun başkanlığı zamanında İstanbul Ticaret Odası?nın 25 numaralı meslek komitesi ile Meclisi?nde görev alır. 1958?de fabrikasını açtıktan sonra da İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyeliği?ne seçilir. Demirel ?Hallederiz? dedi.

Millî Kültür Vakfı?nı Ferruh Bozbeyli ile kuran Turgut Özal?la, vakfın çalışmaları sırasında 7-8 toplantıda bulunan, Mesut Yılmaz?dan, özellikle memleketine yönelik hayır işlerinin yapımında alaka gören İshakoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın yaptıklarını da aynen Adnan Menderes?in dönemindeki kalkınma hamlelerine benzetmektedir.

Süleyman Demirel ile tanışıklığı ise ağırlıklı olarak onun cumhurbaşkanı olduğu 1994?ten sonrasına denk düşmektedir: ?3-4 defa görüştük. İkisi Taksim camii ile ilgili idi. Ali Coşkun Bey?le beraber ziyaret etmiştik. Ali Bey, İstanbul Sanayi Odası?ndan arkadaşımdı.

*Demirel, cami ile ilgili ne söyledi size?

?Bu benim işimdir? dedi. Bilhassa Ziraat Bankası arsayı geri almak istediği zaman, ?iş oraya gelsin. Onu ben hallederim? dedi.

*Sonuç ne oldu?

Henüz daha netice yok. Şimdiki belediye başkanı ve bazı yetkililer de çekiniyorlar.? Kız halaya, erkek dayıya çeker sözü bir kez daha Ahmet Hamdi İshakoğlu?nun şahsında gerçek olur sanki. Çünkü Ahmet Hamdi Bey de, hayırda bayrağı dayısından devralmış, imkânları ölçüsünde daha ileriye götürmüştür: ?Her şeyden önce Allah rızası için düşünüyoruz bunları. Nasıl cami yapmak bir hayırsa, okul yapmanın da en az onun kadar sevap ve büyük bir hizmet olduğunu düşünerek işe başladık. Biraz da nasip oluyor.? İshakoğlu ilk ve büyük adımı atar, ardından hayırsever insanlar onların açtığı yolda birlik olur. Bunun örnekleri de vardır: ?Çayeli?nde devlet hastanesi için Sağlık Bakanlığı ile protokol yaptık. Biz çatısına kadar olan kısmını yapacağız, ondan sonrasını da devlet yapacaktı. Fakat koalisyon hükümeti zamanında maalesef bize yardım etmediler. Ve 2-3 sene o hastane öyle tuğlası hazır vaziyette kaldı. Çayelili hemşehrilerimiz aşağı yukarı 2 trilyonun üzerinde bir para toplayarak hastaneyi çalışır vaziyete getirdiler. Hem de 100 yataklı tam teşekküllü bir hastane.?

Bu yolda emek harcadıkça İshakoğlu?nun şevki daha da artar: ?Çayeli?nde yapmayı düşündüğüm bir huzurevinin projesi var. En az 7-8 arkadaş yanıma geldi. ?Hamdi Bey başlayacağınız zaman haberimiz olsun? dediler.? Tanıyanlar, Ahmet Hamdi İshakoğlu?nun kendisine harcama yapacağı zaman çok cimri, hatta on senelik elbiseyi giyen, hiçbir zaman son model bir arabaya binmeyen, ama hayırseverlik söz konusu olduğunda da, kendi imkânları yetmese bile dışarıdan destekler bularak o işin adımını atan biri olduğunu anlatıyor bugün. Ve çevresindekilere göre sadece cebi ile değil kafası ile de hem Türkiye, hem de memleketi için fikir üretmekten geri durmayan biriydi o. (?)

2005?in başında rahatsızlanmasına rağmen ?Fabrikanın başındayım, ama kısmen çocuklara devrettim işi? diyen İshakoğlu, İş Dünyası Vakfı, İstanbul Eğitim Vakfı, Rize Vakfı, İstanbul İlimler Vakfı, Çayeli Vakfı, Çayeli Eğitim Vakfı, Millî Kültür Vakfı gibi kurumların birçoğunda kurucular arasında yer almış birisiydi aynı zamanda.

Rize ve bölgesini turizme kazandırmak için, Uludağ, Kartalkaya ve Palandöken?den daha fazla kar alan Kaçkar dağlarının eteklerinde bir kayak merkezi kurulması için düşüncelerini ortaya atan ve ?genç olsam ve imkânım da olsa? bu işe atılırım diyen, Rize?de kurulması planlanan Kaçkar Üniversitesi Derneği?nden, ilerlemiş yaşına rağmen katkıda bulunmak arzusuyla kendisine gelen teklifi geri çevirmeyen İshakoğlu?nun bir başka projesi de eğitim imkânı bulamamış evlenecek genç kızlara yöneliktir. Bunun için Üsküdar Belediyesi?ne teklifte bulunur, belediye de kendisine 3-4 dönüm bir arazi tahsis edeceğini söyler. İshakoğlu, kendisine düşen her türlü fedakârlığı yapmaya da hazırdı bu konuda. Projenin amacı ise şudur: ?Ev hanımı yetiştirmek. Bunu yaparken de Kur?ân kursu gibi değil de, çocuğuna dinî terbiye vererek, en azından namaz sürelerini öğretebilecek kadar bilgi sahibi olmalarını sağlamak. Ayrıca onları, ev işleri ile yaşlılar ve çocukların bakımı hakkında eğitecek, adına meslek lisesi mi yoksa kurs mu deriz bilemiyorum, bir yer açmak.? Ahmet Hamdi İshakoğlu yılın ilk günlerinde ebedi âleme intikal etti. Kendisine Allah?tan rahmet dilerken, ?hayırlı? projelerinin de öksüz kalmamasını temenni ediyoruz.

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Haberler

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber