Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Sinan Özen: İnsan Allah'tan af dilemesini bilmeli

Sinan Özen, Rize Çayeli doğumlu. Rize Endüstri Meslek Lisesi Torna ve Tesviye bölümü mezunu. Ancak Özen, torna işini ruhları inceltmekte kullanmak istemiş, daha sonraki dönemde müzik hayatına atılmış ve İstanbul Devlet Konservatuarı'nda okumuş.

Kategori  Kategori : Haberler
Yorumlar  Yorum Sayısı : 0
Okunma  Okunma : 3418
Tarih  Tarih : 10 Nisan 2009, 20:25

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İlk albümünü Rüyalarım Olmasa (1989) adında piyasaya sunmuş. Bugün ise Özen Islak Islak albümüyle karşınızda. Özen'in bir de Sinan Müzik Yapım Şirketi var.

Sinan Özen son albümündeki imajıyla birçok insan tarafından yadırgandı. Belki bunun sebebi Tarabya'da çalıştığı ve son imajının bu dünyayla bağdaşmamasıydı. Biz de Özen'in imajındaki değişikliğin karakterine yansıyıp yansımadığını öğrenmek istedik. Ve Özen'le samîmî bir havada hayatını beraberce sorguladık. Bekâr olan Özen'in neden evlenmekte geciktiğini evlilik üzerine yaptığımız ilginç tesbitlerle gün yüzüne çıkardık.

Gelin inançlarıyla, hayata bakışıyla, evliliğe bakışıyla Sinan Özen'i dinleyelim....

*Hayatınızı ne uğruna harcamak istersiniz veya harcıyorsunuz?

Yüce Rabbim bize can vermiş, dünyaya gelmişiz. Biz de hayatta kendimize bir yol seçmişiz. Bu yolda yürürken kendim ve toplum adına güzel işler yapmak istiyorum. Bunu yapmak için de uzun bir süreç gerekiyor. Bunun için de ömrümü güzel işler yapmak için harcıyorum. Karşında; bu dünyanın daimî olmadığını, fani olduğunu bilen bir Sinan Özen var.

*Hayatın fani olduğunu biliyorsunuz. Peki hiç nefsinizin hoşuna giden şeylerle inançlarınız arasında çatışma yaşadığınız oluyor mu?

Yaşıyorum tabiî ki... Ancak meslekî anlamda beni zedeleyecek ve rencide edecek bir tavır içerisinde olduğumu düşünmüyorum. Görsel anlamda, müzikal anlamda yapmam gereken yenilikleri yapmak durumundayım. İnsanların uzaktan ahkâm kesip sanatçıları eleştirmesi kolay ancak müzik dünyası bir mücadele gerektiriyor. Topluma yeni şeyler sunmak adına çağın gereklerini yerine getirmek durumundasınız.

Nefis hakikaten çok önemli. Ben nefsimle iyi savaştığımı düşünüyorum. İnsanların bazıları olduğundan farklı görünme gayreti içerisine girebilirler. İnsanın en büyük gafleti başkalarını kandırdığını zannetmesidir. İnsanları kandırabilirsiniz, ancak Allah'ı kandıramazsınız. Önemli olan insanın iç dünyasında kendisiyle yüzleştiğinde huzurlu olup olmamasıdır. Elhamdülilllah ben huzurluyum.

*İnsanlar hep benim kalbim temiz derler...

Onu Allah bilir...

*Biraz daha açayım isterseniz. Bazı insanlar inandıklarını yaşayamayınca, ?Benim kalbim temiz? deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. İbadetleri ekstra olarak görüyorlar...

Yok öyle bir şey. Elbetteki ibadetlerin yerini hiçbir şey dolduramaz. Ancak ibadetle kabahatin gizli olduğuna inanıyorum. Allah'la kul arasına kimsenin giremeyeceğine inanıyorum. Kalp temizliği konusuna gelince onu kimsenin söylemesine gerek yok. İnsanın hal ve hareketlerinden, konuşmalarından nasıl bir insan olduğu anlaşılır zaten.

*Bazıları da ibadeti gösteriş için kullanır.

Öyle şey olur mu canım? İbadeti birilerine göstermek için yapmamak da önemlidir. Ben ibadet yapıyorsam Allah rızası için yaparım. Bazı sanatçılar yardımlarını reklâm amaçlı yapıyorlar onların amacı isimlerinin medyada duyulması. Bence yardımlar gizli yapılmalı, kimsenin haberi olmamalı hatta yardım ettiğiniz kişinin bile kimin yardım ettiğini bilmemesi lâzım... Ben iyilik yapıyorum bunun karşılığını Allah'tan istiyorum. Böyle bir pazarlık olamaz. Sizin kendinizi şekilcilikle anlatmanıza gerek yok, çünkü Allah sizin kalbinizi biliyor.

Ben yıllardır müziğin içindeyim ancak entrikalara bulaşmadım, bu yüce Allah'ımın sayesinde oldu. O'na çok duâ ederim. Biz kuluz, hata ettiğimizde Allah'tan af dilemesini bilmeliyiz. Dolayısıyla Allah'ın affedici olduğuna inancım sonsuz, yeter ki siz kul olduğunuzu ve aciz olduğunuzu kabul edin. Ben başka birinden bir şey istemem, her şeyi Allah'tan isterim.

Bir de insan yetinmesini ve doymasını bilmeli. İsteklerin sonu yok. Hepimizin gittiği toprağın boyu aynı. Mal hırsı içinde olmamak gerekir. Sokaklarda aç gezen insanlar varken siz onlara sırtınızı dönüp yatamazsınız.

*Bazen muhtaçlara yeterince yardım edememekten dolayı ıztırap duyduğunuz oluyor mu?

Çok gücüm olsa da daha fazla yardım etsem diyorum. Ama sanatçılara milyarlar, trilyonlar kazanıyorlar gözüyle bakıyorlar, yok böyle bir şey. Allah bana helâlinden versin istiyorum. Duâlarımda ?Allah'ım bana ver ve beni vermeye vesile kıl? diyorum. Çünkü ben ticaret yapmak istiyorum. Şirketimde çalışan insanlar var.

*Sinan Özen nasıl bir aileden geliyor?

Birbirine bağlı, katı kuralları olmayan, ancak gelenek ve görenekleri yaşamaya çalışan mutaassıp bir aileyiz. Ailemin beni çok iyi yetiştirdiğine inanıyorum. Sanatçı olsam dahi sadece işimiz gereğini yaparım. Hayatım etik anlayışım çerçevesinde devam eder.

*Peki nedir o kriterler?

Ben Müslüman bir insanım. Kendime göre dinî konularda yapmam gerekenleri yaparım. Ramazan ve mübarek gecelerde işime son veririm. Anamın babamın duâsını almaya çalışırım. Annem ve babam beni dünyaya getirip yetiştirmişse Allah'tan sonraki önceliğim onlardır.

*Bekârsınız değil mi?

Evet...

*Niye evlenmiyorsunuz?

Nasip kısmet meselesi. Tabiî kısmetimi bekliyorum diye oturmamak lâzım. Bugüne kadar ciddî bir şekilde eş aramama rağmen bir türlü olmadı. Demek ki bunun da vakti ve saati var. Ben de bu vakti bekliyorum.

*Toplumda genel olarak evlilikten bir kaçış gözleniyor?

Son yıllarda evlilik kavramını çok yıprattık. Şöhret ve para kazanmak için sürdürülen çıkar amaçlı evlilikler var. Helâl süt emmiş, evlenmek için evlenen, ailemin ve evimin kadını olacak bir eş istiyorum. Bunu da Allah'tan istiyorum.

*Çoğu erkek hovarda olduğu halde eşinin ağırbaşlı olmasını ister...

Bence bu da yanlış. Yani her iki taraf için eşitlik olmalı. Eğer karşı taraftan yapmasını istemediğin bir davranış varsa sen de yapmayacaksın, mertlik onu gerektiriyor.

*Sanat dünyasında şöyle bir imaj var; ?Parası var, istediğini alabiliyor, istediği yere gidebiliyor, istediği zaman nefsinin hoşuna gidebilecek işlerle meşgul olabiliyor. Öyleyse neden evlensinler...? diyor bazıları, sizce öyle mi?

Hayır. Hayır... Evlilik, aile çok başka bir şey. Yuva kurmak çok keyifli bir şey. Biz öyle yetiştik, ailemizden böyle gördük. Benim kardeşim evli ve çocuğu var. Üstelik ben aile kavramına çok önem veren biriyim. Aileme çok bağlıyım. Ama günü birlik ilişkileri sadece sanat dünyasına mal etmek doğru değil, bu rezalet toplumun bütün kademelerine yayılmış hem de hiç tahmin etmeyeceğiniz insanlara kadar... Acı bir gerçek bu.

*Evleneceğiniz insanı nasıl hayal ediyorsunuz?

Naturel olmalı. Beni müzik adamı olarak kabul etmeli. Bana yarın sorun çıkarmamalı.

*Sorun ne olabilir peki?

Benim tempolu bir hayatım var. Ancak evlilik kurallarını çoğu insandan iyi uygulayacağıma inanan birisiyim. Ben aile kavramı bilen bir insanım inanın. Üstelik bir aile yaşantısına hasretim. Evliliğe yeterli değeri vereceğim konusunda sözlerimin altına mührümü basarım.

Hayatınızda tek bir insanın olması çok mükemmel bir duygu. Bu sağlık açısından da ruhsal açıdan da çok güzel...

*O tek insan nasıl olmalı?

Hayatı zehir etmeyen, sizi özünüzle seven, hoşgörü sahibi biri olmalı. Evinin kadını olan bir insan olmalı. Benim bugüne kadar getirdiğim aile bütünlüğümü bozmamaya çalışan bir insan olmalı. Şimdiki gençlere bakıyorum bir tahakküm yarışıdır gidiyor. İlişkilerini aile savaşlarına dönüştürüyorlar. Sen benim aileme saygı duyacaksın ki ben de senin ailene saygı duyayım.

Evlenmedim ama evlenmiş kadar tecrübem var. Etrafımdaki insanlarda sahiplenme yarışı var. Eşlerin birbirlerinin hayatını ellerine alma gibi bir yarışı var. Ben aile hayatımın kuralları ne ise onu uygularım, ancak karımın da kendine ait özel yaşantısı varsa ona karışmam.

*Siz de eşinizi bütün benliğiyle kabul eder misiniz?

Burada önemli olan sevgidir. Ortak bir hayat kuruyorsunuz ortaklıkta küçük hesaplar değil fedakârlık vardır. Her zaman benim sözüm geçerli olacak diyemezsiniz. Yeri geldiğinde o frene basacak, yeri geldiğinde siz frene basacaksınız ve dengeyi sağlayacaksınız.

*Sizin hayatınıza ayak uydurmak zor olur mu?

Hiç zor olacağına inanmıyorum.

*Peki bu zamana kadar niye eş bulamadınız?

Belki kendine göre bir bakış açısı vardır. Belki sanatçılara karşı kafasında yanlış bir imaj vardır. Hovardadır diye düşünüyordur. Asıl sanatçılardan değil başkalarından korksunlar... Bence öncelikle insanların kişiliklerine bakılmalı. Bir insanı elli kişiye sormayın, yüzyüze gelin konuşun.

*Muhafazakâr bir ailedensiniz. Bir tarafta da sanat dünyası var... Sizinle evlenecek insan bu iki dünya arasında sıkışık kalmış olabilir.

Bu Sinan Özen'in işidir derse sorun çözülür. Siz evliliğe karar vermişsiniz ve yuva kurmak istiyorsunuz. Ben evime geldiğimde kapımı kapattığımda iş dünyam kapının dışında kalır. Ben böyle bir yaşantı istiyorum. Bunun yanında evleneceğim insanın medyaya çıkma gibi bir beklentisi olmamalı.

*Eşinizin ev hanımı mı olmasını istersiniz?

Ev hanımlığı kavramını yıprattılar. Ev hanımı kapalı kutu içinde yaşayan bir bayan olarak algılanıyor. Ancak ev hanımlığı daha farklı. Ayakları üstünde durabilen, sosyal aktivitelere katılan, çocuklarını çağın adamı olarak yetiştiren ev hanımının eşim olmasından gurur duyarım.

*Tesettürlü bir eş, sosyal çevreniz açısından sizin için zor olur mu?

Asla olmaz. Enteresan geldi, değil mi?

*Hayır. Peki sanat dünyasından itildiğinizi hisseder misiniz?

Hiç umurumda olmaz. Benim gönlüm önemli. İçimdeki sevgim önemli eşim ve çocuklarım önemli...

*İş hayatınızda sanatçılığın büyüsüne kapıldığınız oldu mu?

Hiç kapılmadım.

Bunu samimiyetle söylüyorum...

*?Yanlış yapmışım. Keşke bu kadar ileri gitmeseydim? dediğiniz hiç olmadı yani...

Ailemden aldığım terbiye ve an'anelerime olan saygım bunu yapmama müsaade etmedi. Ayağımı bu piyasaya attığım günden beri hep oto kontrolüm olmuştur. Kendi başıma hareket etmeye kalksaydım yanlış yerlere gidebilirdim. Ailemin desteği benim için önemli. Ben şu anda bile kendi evimde değil ailemle yaşıyorum.

*Ailenizin şimdi de sizi uyardığı oluyor mu?

17 yıl öncesinden, ilk albümümü yaptığım yıllardan bahsediyorum. Şu anda oturmuş bir kişiliğim var, buna gerek yok.

Ben bu işi sevdiğim için yapıyorum. Eğer ben bu işi sevmesem inanın yapılacak bir iş değil. Bu benim aşkım... Ben şöhret olayım, sokakta insanlar beni tanısın istemedim. 1989'da nasılsam yine aynıyım...

*İmajınızda bir değişiklik var mı?

Bunu eleştirenler olabilir. Ben bana yakışanı giyerim. Başkasına güzel görünmek için giyinmem. Müzik dünyasındasınız, o dönemin trendini bilmeniz ve takip etmeniz gerekiyor.

*Eleştirenler belki de sizi Tarabyalı olarak tanıdığı için ve şu anki imajınızın buna zıd olduğunu düşündüğü için eleştiriyordur.

Bu çok ayıp bir şey. Tarabya'da olanlar delikanlı da, diğerleri delikanlı değil mi? İnsanların şekli, onların kişiliği değildir ki...

*İmajınız değiştikten sonra mı böyle düşünüyorsunuz? Tarabya'dayken de böyle mi düşünüyordunuz?

90 yılında çağ başlangıcıydı, üzerimde blue cin ve çizme vardı. Bu gün trend böyle, onun için böyle giyiniyorum. Anlatabiliyor muyum... Gelişmek ve değişmek çok farklı bir şey. Siz gelişin; ama özünüz, kimliğiniz, kişiliğiniz değişmesin. Özünüz değişiyorsa o insandan korkmalıdır. Benim değişmeme ne kişiliğim, karakter yapım, ne de ailem müsaade eder, bu kadar söylesem yeter.

Hasan Hüseyin Kemal / hhkemal@yeniasya.com.tr 04.07.2005;

Kaynak: Yeni Asya Gazetesi

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Haberler

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber