Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Senoz Vadisinde Bayram sabahı

Çocukluğumuza dair en güzel hatıralarımızı yaşadığımız dönemler sanırım bayram günlerimizdi...

Kategori  Kategori : Haberler
Yorumlar  Yorum Sayısı : 1
Okunma  Okunma : 2308
Tarih  Tarih : 25 Haziran 2017, 14:23

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Köyde yada şehirde yaşamış olalım, mutlaka o günlere dair her birimizin hatıraları olduğunu söylerken kendi çocukluğumda yaşadığım bayramları hatırlayıp/hatırlatmak isterim...

“Bizim zamanımızda” diye başlanan her cümle son zamanlarda bayağı revaçta, bunun farkındayım. Hatta ben normalin üzerinde bir oranda “eski zamanlara” yani daha dün gibi olduğuna inandığım çocukluk günlerime atıf yaparak yazılar yazıyorum...

Evet, bizim çocukluk günlerimizde yaşadığımız bayramlar gerçekten bir başka güzeldi!

Teknolojinin insan duygularının darmaduman etmediği dönemlerde yaşadığımız her bayram başka bir tattaydı. Bu düşüncem geneldir ve İzmir’de, İstanbul’da, Rize’de ya da memleketimizin her hangi bir bölgesinde o günleri yaşayan her insan içinde geçerlidir...

Ben kendi özelimde bayram günleri yaşadığım ve hatırımda kalan güzellikleri fazla ayrıntıya girmeden sizlerle paylaşmak istiyorum...

Hemen hemen her çocuğa bizim evde bayram için yeni bir şeyler mutlaka alınırdı. Tabii bizim seçme hakkımız yoktu. Köydeydik ve Çayeli bize çok uzak olduğu için evin büyüklerinin takdir edip aldığı pantolon, kazak yada lastik ayakkabıyı beğenmemezlik etmeden sahiplenirdik!

Efsane olan bir söz var; “bayram da lastik ayakkabılarımı yastığımın altına koyup uyudum” diye. Bu söz bizim çocukluğumuzda ki bayramlarda devamlı hayat bulurdu! Bugün ki çocuklara belki anlatamayız ama hakikatin böyle olduğunu söylemeliyim...

Bayram sabahı, rahmetli Babaannem bizim evin tüm çocuklarının cebine camiye gitmeden önce “kömür koyar” (nazar olmayalım diye!) öyle yolcu ederdi. Tabii aynı durum diğer komşuların çocukları içinde geçerliydi. Nihayet akın akın caminin yolunu tutan köy halkı arasında en mutlu olan kişiler biz çocuklardık. Bayram günleri çocuklara daha hoş görülü yaklaşılırdı. Yaramazlıklarımıza göz yumulduğundan şımarmayı da ihmal etmezdik...

Bayram Namazından sonra Caminin içinde “bayramlaşma merasimi”, “dargınların barıştırılması” ve ardından da komşuların birbirlerini sabah kahvaltısına davet etme yarışı olurdu...

Bu gerçekten görülmeye değer bir sahneydi. Tüm komşular ilk daveti kendisi etmek için büyük bir mücadele verirdi. Kim kimi ilk davet etmişse o kişi o eve gitmek zorundaydı çünkü. Onun için daha bayram namazı başlamadan önce davet edeceği komşularına safta sıkı sıkı yapışan büyüklerimizi görürdüm...

Sabah kahvaltısını davetli olduğu yerde yapan komşular yavaş yavaş bütün köyü bir baştan bir başa dolaşarak “bayramlaşma “ turlarına başlarlardı... Her uğranılan ev kesinlikle ikramda bulunurdu gelen misafirlerine. Kahve, Bal şerbeti, helva, lokum ve şekerler bu ziyaretlerde ikram edilirdi...

Daha sonra orta yaşlılar, gençler ve çocuklar başka bir etkinlik için yola koyulurlardı...

Bu yolculuk, bizim Senoz Vadisinin diğer köyleriyle buluşma yerleri olan alalara kadar sürerdi. Tabii bir kaç köyün bir arada bulunması görülmeye değer güzellikteydi. Önceden kararlaştırılıp buluşulan yerler artık bir karnaval alanına dönüşürdü.

Çocuklar, gençler bir arada bayramın keyfini çeşitli oyunlarla çıkarmaya çalışır. Büyükler iddialı futbol maçları oynarlardı. Kıran kırana geçen bu maçlardan sonra tulum eşliğinde horonlar oynanırdı. Karşılıklı söylenen türküler Senoz Vadisinde yankılanırdı...

Biz çocukların en büyük eğlencesi “mantar tabancasıydı!” Şöyle geriye dönüp baktığımda çocukluğumda aklımda kalan en güzel ayrıntılardandır bayramlarda bol bol attığımız mantar tabancaları ve hala burnumda hissettiğim mantarların patladıktan sonra etrafa yaydığı kokusu!

İnsan hayatının öyle zamanları var ki ancak o anlar yaşayarak doldurabilir. Benim fazla ayrıntıya girmeden anlatmaya çalıştığım “eski bayramlar” da aynen öyle. Bugün ne anlatırsak anlatalım o günleri bir daha yaşayamayacağız. Ama ısrarla eskiye dair güzellikleri hatırlatmaya da devam edeceğim!

Bu yazıyı göz ucuyla da olsa okuyan tüm dostlarımın “Ramazan Bayramını” kutluyorum; nice bayramlara, sağlık, huzur ve kardeşlikle...

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun...


Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

özlem [ 28 Haziran 2017, 17:08 ]
Atalarımız silah çıktı mertlik bozuldu derler ve de çok doğrudur. ama ben bu sözü bir adım öteye,"teknoloji arttıkça, her kezin gözü kulağı sanal alem oldu. yanı başındaki can dostunu görmek sohpet etmek yerine hiç bir şey hissedemediğimiz duyguların peşine düşülüyor" olması inanın çok acı. ne yazık ki ;duygudan, sevgiden, tecrübeden vb her şeyden uzak bir çağ yaşıyor ve nesil yetiştiriyor teknoloji. Teknolojinin kabahati de yok aslında bizler onu her şeyin önüne alıyor, değerlerimizi kaybettiğimizin farkına bile varamıyoruz. Faylarından yararlanmak yerine, yanlış noktadan yakalıyor bağımlısı haline geliyoruz:( çok acı

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Haberler

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber