Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

"Tepeli Recebali" Amcaya kulak verin!

Senoz Vadisinin yaylalara en yakın köylerinden Uzundere'de bir ev. Köyün en üst kısmındaki bu evde "Tepeli Recepali Amca" yaşıyor.

Kategori  Kategori : Haberler
Yorumlar  Yorum Sayısı : 6
Okunma  Okunma : 3810
Tarih  Tarih : 23 Ekim 2013, 01:20

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Ev en tepede olduğu için her halde "Tepeli" demişler. İnanmayacaksınız, ama 90 yaşını aşmış bu dedemiz evde tek başına yaşıyor. İnanmayan, gidip kendisi de görebilir!

Yaz tatilinde köyleri ziyaret ederken "Tepeli'ye de çıkalım" dedik sıkıla sıkıla. Çünkü komşu köyümüz olan Uzundere'nin (Peraston mahallesi) bu 'tepe'sine şimdiye kadar hiç çıkmamıştık ve bu bizim için  bir ayıptı! Neyse, nasip oldu, gittik... Tepeli Recepali dedeyi dinledik.

Geçen gün bu hadiseyi İstanbul'daki bir Perastonli'ye anlattım. Ne dese inanırsınız? Dedi ki "Hiç sorma, ben daha kendi köyümdeki o eve hiç gitmedim!"

Şok oldum ve "Bunu yazacağım, kusura bakma" dedim. Böyle bir şey olabilir mi? Senoz Vadisi'nde bu yaşanıyorsa, "büyük şehirlerde kimse kimseyi görmüyor, insanlık öldü" demenin bir anlamı var mı?

Recebali dede ile sohbetimiz daldan dala oldu. Anlamakta zorluk çekilebilir, ama yaşlılık da var. Anlamayanlar, anlayanlardan 'dedelerinden ve babalarından' sorsun diyor ve sizi sohbetimizle baş başa bırakıyoruz. (Faruk Çakır, Yunus Çakır, Ahmet Çakır ve Mücahit Çakır ile birlikte...)

 

Tepeli Recepali dede yaylalardan bahsederek konuşmaya başladı:

Şemköğut gürler, ey gidi rahmetli Kahruman Mahmut ile Kasar Mehmet, Nihat'ın babası, koruci. Şemköğud'un tehlike zamanları, üç tane barakaları vardı korucuların. Gündüz bir yerde, akşam bir yerde dururdiler. O günler vardı. 1600 seğer sayıma girdi, peladde. Sayıma girdiler, korucu parasini verdikten sonra, alçak yaylalalara gidebilirsen, o günler vardi... Çoluk çocuk Çiyakurun (Pelat yaylasının üst kısmı) topraği görülmezdi hayvanden. Ovit seğer kaynardi. Doğuş-kavga kiyamet. Her evde her aherde, en az 10 seğer olurdi. 20 seğer olurdi. Çobonler, o günün çobanlari, Kahrimon Huseyin, Eyizun İsmail, Topalun İsmail, Hacilarun Ahmet, Hacilerun Mahmut. Mahmut deli uşağidi. Deyecağum Çinar Hizir vardi... Buradan göçmüş, herhaldeki ondan sonra ne bileyim. Topalun İsmail 17 sene çobanluk etmiş, 20 seğere çobanluk ederdi, Cevriye yaylecisiydi. Ben de rahmetli annem bir sene Hacilerun Asiye'ye çoban vermiş, burdaki seğerlerle beraber. 18 baş seğere çobanidum, bir gün bilmiyorum aşağıki Eznar'a götürdüm, sol taraftaşağa, seğerler girdi lothoce girdi. Bir tane rahmetli Hacilerun kocakarinin bir seğeri var, adi Kesad'dur, onu çikaramudum, bi seğerum o eksikti. Rahmetli Hacilerun İsmail dedi "gidup bakalum." Gittiler ki, düşmüş serkene canlı, orada kestiler. Eskiden çok kurt vardi. Ama ekseri ince male vururdi, keçi ve koyune...

 

*Biraz çocukluk yıllarını anlatabilir misin? Bu kadar araziyi bu hale nasıl getiriyorsun?

 

Valla şimdi, seferberlukten beri birşeyler bilurok. Seferbirluği de nasıl geçirmişler onu da dinlerduk. Şimdi o gün bugüne hiç uymaz. Şimdi her devlet ile kardaş olmuşuz, yalan. Ben 1943’den 1947’ye kadar 4 sene askerluk ettum. İstanbul'un içinde. İstanbul’da bir ışık yoktu. Askerde yatağa yatmak yok, hep arazide yatıyoruz, albay bekler, arasi 3-4 saat geçti mi alar mı çalar, asker toplanur, yani bir baskın olursa hazır olalım diye. Tatbikat yapardı, öyleydi. Bölüklerden devamlı asker kayıp olurdi. Birluği firar keydi verur. Olay aslında, demakki askerluk zor. 4 sene askerluk yapacağım diye firar edenler olurdi. Gözü kesmedi kaçtı demakki. Benim alayım Kağıthane'deydi. Tümenim Rami’deydi. Tümenimiz cezalı tümen. Cezası, harpte geri çekildendiğinde hücum etmiş. Cezası 6 ayda bir gezici tümendi. Şimdi bak ugünden bugüne Rami Kışlası kasnağidi. Bizum tümen, yani alay başardığı için cezası affoldi. O zaman 40-50 tane hayvan vardı her bölükte.

 

*Köylerde hayat nasıldı?

 

Köylerden nase deyeyim, rahmetli annem, dayısının evine evliydi. Dede tarafından Sezaverler, ona taraften Başköy'de Kaşifler Mehmet efendiler... Şimdi seferberliğe gitmiş, tebi kaybolmuş, çocuğu da yoktu. O zaman sürmüş hepeyi. Ondan sonra efendim, her zenginin bir adami olurdi. Şimdi Güneysu'den babamın kebilesi de kuvvetli kabile. Babam buraya düşmüş, dedemin sağluğunde, babam başka çoluk çocuğu var. Fakat rahmetli annem, "Annemun kapisini kapatmayacağım" demiş ve gitmemiş. Sonra ben burasini bilurum. O zaman yoksulluk seneleri. İşte u tipilen gelduk meydana. Oyle oldiki benum evlenme işum da o taraftan oldi. Bağa gösterduklerini istemedum. Askerluk ta yondi unun içun. İsteduğum kızın babası kaptandur. İş uzadı. Yoğisa kız gelmiyor, 3. Sefer elçiyi geri çevirursa ondan sonra kaçmayı duşunuyor. 4 sene sevdaluk ettuk, bu sefer emsalum asker oldi, ben kaldum asker kaçağı. Rahmetli annem müsaade etmiyor askere gitmeye. Evlenmeden göndermem askere diyor. Artuk şöyle düşündüm, hile düşündüm, yazdurdum bir mektup eski yaziyle. Götürdüm Rize'ye ulerun da Hacimemişun Oteli dedeleridur. Mektupu oraya biraktum, "ben filancine kızımı veremeyeceğum," diye yazdım, kaçmaya yol açılsın diye. Bir zaman sonra gizli gittum o köye. Haber ettum, "babandan mektup gelmiş, mektube ne yazmış?" diye soruyorum. Onun da yanına mektubu okumamışlar. "Şimdiye kadar mektupleri yonumde okurdunuz de niye bu mektubu okumadunuz?" diyor. Vayruk alduk kaçtuk, kızın yaşı tutmaz. 4 ay beraber kalduk burada. Şikâyet ettiler, biz acele ettuk, deyecağum 3 sene izin yok, 3 sene üzerine 20 gün, 20 güne ancak Rize'ye çıkarok. Şube beni istedi, geldi tümene, tümen komutanı soktu kasanun gözüne, katibi arkadaşım bana haber verdi, dilekçen geldi sakladı komutan diye. Gittum endum yonine. Benim ismim "Canevlat," 12 marangoz var eluma, 80 kişiye vazife var. Öyle ufak tefek subay mubay karışamazdı bana. Neyse "Evladum, ihtiyacımız var sana, senin 20 gün değil 1 ay gönderelum. Ama sen iş güvendiğin birisine teslim edebilur misen?" dedi komutanım. Ben de, dedim "Paşam 4 alay elinizdedir, 1 alayda var 1200 kişi, siz bulamazsanız ben ne yapayım?". İşuma dikkat ederdum, yalanum yokti.

 

*Peki, bu evde yaşıyorsunuz. Yanında kimse var mı?

 

Yok, tek başıma burdayım.

 

*İhtiyaçlarını görebiliyor musun?

 

Elhamdulillah. Bu Mayıs'ı (tarlaların ekilmesi işi) ben etmişim, yaş 90’ı döndü. Benum naliyom da dolidur. Allah'a yakın oldun mi hiç birşeyden darlonmesen. Öyle yaşıyoruz işte. İstanbul’da çocuklarım var. Bir gittum İstanbul'a, buldursene gittum. Prostattan ameliyat oldum, gitmeden 3-4 hastaneye gün almışlar. Götürdü bir doktora, ameliyatsız olmaz dediler. Bu yaştan sonra da ameliyat olmadum, 15 gün kaldım geldum. Geçen Cuma aşağa gittum, dün gelmişim, öğleden sonra.

Televizyonum yok, eve sokmam, çoluk çocuğu zehirler. Bak diyeceğum ben, Arabistan'a 87 yılında gitmiştum, bir de buldursene gittum, 20 günlüğe gittum umreye. Bizum adımız Müslüman, kendimizi kondurmeyelum. Ben köyde rahat ederum diyorum, kışın Çayeli'nde dayırem var, inmek istemem ama her taraf boşandığı için iniyorum mecburiyetten. Bazı ışığım olmayınca karşı mahalleden telefon açıyorlar, iyimisin, sağ mısın diye. Belki ölmüş diye merak ediyorlar.

25 kuruşe çalişmişik, arazi vergisi, seğer vergisi vardı. Şimdi ne var ki? Eskiden gelirin yoksa da vergi vereceksin, eskiden aherde mesurlerdeki delukleri sayarlerdi. Ona göre vergi alurlerdi.

Eskiden Tüysüzoğlularından Hurşut diye bir tahsildar vardı, Saralının orada İspirli kızı çatmıştı, teşebbüs etmişti, kavga ettum onunla, piçek çektum ona, mahkemelik oldum. Babam da o kabiledenmiş, neettilerse kapattılar mahkemeden.

 

*Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

 

Gençlerumuz yine çok iyidur. Gençlerun bir zümre var, bir ayarma var. Çoluk çocuk çok bozuldu, çünkim o eğitim yok. Eğitim verelmeyi, eğitim tutmayi. Hepisini ondan alişti. Yetişen hepsini biliyor. Ne deyeyim, rahmetli Fevzi Hocanın dedikleri teker teker çıkıyor. Derdi ki bir gün gelecek, cemiyetten kaçacaksen. Çünkü tek kaleceksen. Ebi taraf bastıracak, teslim olmak mecburiyetindesen, terkedeceksin orayı. Şimdi hangi toplumda, Allah'tan peygamberden bahsedeceksin? Çok az.

 

Kur'ân okumanın yasak olduğu zamanları hatırlar mısın?

 

Hep ezber gittuk, Kur'ân taşıyamazdık. İhbar olan yerler basıldı, bir kâğıt parçası bulsalar, suç aleti, paras pandıras, emir var, şimdi burada Cağak'ta comedeyiz. Şimdi oyle olurdi pencereleri çayirun doğrusinde. Tahtaya yazmış, musaf meydanda, onun da zula yeri var. Kapıda iki tane nöbetçi, aradan hoca derki onları biz de içerden kollaruz. Günün birinde Hahonc tarafinden beri mi geldi, pencerenin de biri com, birine bez var. O çerçeveye bir vurdu caminun ortasine atladı. Hocamuz, "A B C alıştırıyoruz" dedi. Ezan değişti, "Tanrı uludur" diye okundu. Buradaki hoca Feyzi Hocaydı, sonra Topalun Faik bizi okuttu. Eskiden hocaların parasını millet verurdi. Hep ezberden okurduk. Ben Hahon'e de gitmişim, orada da okumuşim. Ğazarlide.

 

*Recepali Dede, seni yorduk hakkını helal et...

 

Helel olsun, ne demek... Her zaman beklerim...

*

senozderesi.com haber merkezi







Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 6 yorum yazılmıştır.

fatoş [ 23 Ekim 2015, 09:52 ]
Yaziyi okudum çok güzeldi.böyle yaşli insanlar çok buyuk hazine.gidip görup halini hatrini sordugunuz için hemde gitmeyenlere örnek olduğuniz icin Allah ebediyen daima razi olsun.sevgili akrabalarim.
ümit demirci [ 14 Aralık 2013, 19:46 ]
sayın recepali dayı her şeyi ne güzel anlatmış ama bizim mahalleye gelen içme suyunu anlatmadı mı? selamlar.
FARUK BIYIK [ 09 Aralık 2013, 19:59 ]
RECEP ALİ DAYI BENİM TEYZEMİN BEYİDİR. UZUN ZAMANLARDAN SONRA 2 SENE ÖNCE BİZ DE KENDİSİNİ ZİYARETE GİTMİŞTİK. YAŞADIĞI ORTAM VE HAYATA BAKIŞI BİZLERİ ÇOK ETKİLEMİŞTİ. YAŞAYAN BİR EFSANEDİR O. ÖMRÜ UZUN OLSUN. TEYZEMİN DE RUHUNA RAHMET OLSUN İNŞ.

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Haberler

En Çok Okunan Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber