Son dakika haberi bulunmamaktadır.   Senoz Esnaf  
Senoz Deresi
Anasayfa | Haber Ara | Foto Galeri | Videolar | Animasyonlar | Anketler | Sitene Ekle | Mesaj Gönder | Sohbet | MircScriptİndir

HABER ARA


Gelişmiş Ara

EN ÇOK OKUNANLAR

Bir taşla iki kuş için hayde Senoz'a

Okunma  Yazar : Ziya Akçal
Yorumlar  Yorum Sayısı : 1
Okunma  Okunma : 2238
Tarih  Tarih : 28 Temmuz 2009, 13:47

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Canlı hayatının devamı için öncelikle toprağa, suya, havaya ihtiyaç duyulduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Allah’ın izniyle canlılara sunulan nimetler saymakla bitmez. Ve fakat bitmez dediğimiz bu nimetler her geçen gün azalmaktadır. Hızlı kalkınmayı tetikleyen sanayileşme ve hızlı nüfus artışı maalesef çeşitli sorunlarla birlikte çevre sorunlarını da gündeme getirmiştir. Dünya üzerinde hayatını idame ettiren gelişmiş, gelişmekte olan ve geri durumdaki yüzlerce ülke, bütün bu sorunları, ortak sorun addederek hep beraber el ele vererek çözüm yolları aramanın gayreti içine girmişlerdir.    


İnsanoğlunun çevreye verdiği zararların sonucu olarak meydana gelen “çevre kirlenmesi” sonucunda denizler ve akarsular kirlenmekte, dünyamızın akciğerleri olan ormanlarımız azalmaktadır. Oluşan bu durumdan oldukça tedirgin olan insanlar, doğanın korunması zorunluluğuna inanarak ve müşterek kurtarma plânları oluşturup bu plan çerçevesinde çok çeşitli faaliyetler sergilemektedirler. Bu çalışmaların en önemlisi olarak:1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de bu amaçla 1978 yılında "Türkiye Çevre Sorunları Vakfı", daha sonra "Çevre Müsteşarlığı" kuruldu. Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı Haziran ayının ikinci haftasını "Çevre Koruma Haftası" olarak kabul etti.                       
 
Bu aşamadan sonra bizlere düşen en elzem görev, bizlerden sonra gelecek olan nesillere iyi bir çevre bırakmak için üzerimize düşen görevleri eksiksiz yapmak ve her günümüzü çevre günü olarak yaşamak olmalıdır, diye düşünüyorum.

Bilindiği üzere en büyük çevre sorunuyla birkaç yıl önce karşılaştı “Doğu Karadeniz” bölgemiz. Çevrede sorun oluşturan “HES” karşıtı mücadeleler ise bir yıldır devam etmekte. Yüzlerce yılda oluşan ve yeryüzünde bir eşi daha bulunmayan yaşam alanlarımızı, atlarımızın doğum yerleri olan bölgemizi katledecek olan “HES”lerin yapımını durdurmak için el ele gönül gönüle dayanışmamız devam etmektedir. Bu amaçla 8–9 Ağustos 2009 günlerinde gurbette yaşayan tüm Senozluların (tabii ki imkânları ölçüsünde, kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla) katılımıyla geçekleştirilecek “HES”lere karşı duruş adı altında büyük bir etkinlik gerçekleştirileceği, İstanbul’daki dernek yetkililerimiz tarafından ilanen duyurulmuştur. Bu etkilikle amaç: bir boy ve güç gösterimi değil, mensubu olunan yörenin duyarlı birer ferdi olunduğunu bilmeyen, anlamakta güçlük çekenlere anlatmak, dağları, bayırları, çobanlık ettiği, çimen biçtiği, meşecilik yaptığı, deresinde balık tuttuğu, buz gibi pınarlarından su içtiği günleri kuş sesi, tulum ve derenin sesi eşliğinde toplu halde yaşayarak yâd etmek, oradaki eşi dostu, akrabasıyla kucaklaşmak, “tene yakının köynek olduğunu” âleme duyurarak harika bir gün geçirmekten ibarettir.

Gerçekleştirilen “HES” projesi süresi içerisinde bölgede büyük bir doğa katliamının gerçekleştirildiği tartışma götürmez bir gerçektir. Ligovi, Uzundere ve İncesu Derelerinin aktığı vadilerdeki toprak ve bitki örtüsünün yapısı heyelanlara, can ve mal kaybına sebep olabilecek yapıdadır.  Bilindiği gibi geçmiş yıllarda müteaddit defalar bölgemizi alt üst eden heyelanları unutmamız mümkün değilken, bir de bu projenin uygulanması ile açılan yollar, kanallar, kesilen ve kesilecek olan ağaçlar, patlatılan dinamitler nedeni ile kaybolan ve kaybolacak olan bitki ve hayvan çeşitleri, endemik bitki çeşitliliği ve kırmızı pullu alabalıklar ve de diğer canlıların yok olacağını yaşadıklarımızın teminatı olarak bilmekteyiz. Ağaçların kesilmesi ve suların tünellere alınması sonrasında “nem” yok olmayacak mı? Nemin şart olduğu “çay bitkisi” tarımına devam edilebilecek mi? Küresel ısınmanın etkisi ile oluşacak kuraklık sonucu olarak yerli ve yabancı turistlerin akın edeceği harika beldemizin akıbeti ne olacak?

Hem Doğu Karadeniz Bölgesi Gelişme Planı (DOKAP) çerçevesinde Rize ilini turizm bölgesi ilan edeceksiniz. Yayla yollarını turizme uygun şekilde yapma sözü vereceksiniz. Serenderinden değirmenine, tarihi ahşap evlerinden kemer köprülerine kadar onarım projesine söz vereceksiniz. Yöre halkını turizm konusunda eğitecek ve seferber edecek, destek verecek projelerinizin olduğundan söz edeceksiniz. Bütün bu söz ve vaatlerin karşısında da bilirkişilerin olumsuz raporlarına, kârı zararını korutmaz ibarelerine ve yargının çalışmaları durdurma kararına rağmen “HES”lerin tamamlanması konusunda ısrarcı olacaksınız! Gerçekte tamı tamına tezat teşkil eden bu durumu anlamakta güçlük çekmekteyiz.

Her neyse bekleyelim görelim. Hayırlısı Allah'tan (c.c) diyor, mazeretime binaen bu fevkalade etkinliğe katılamayacağımı üzülerek beyan eder, tüm katılımcılara ve değerli komşularıma en kalbi sevgi, saygı ve selamlarımı arz ederim.   -  27.07.09-Z.AKÇAL

 

Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa | Word'e Aktar Word'e Aktar | Tavsiye Et Tavsiye Et | Yorum Yaz Yorum Yaz

Bu habere toplam 1 yorum yazılmıştır.

şenol akyıldız [ 05 Ağustos 2009, 15:26 ]
yaz hocam yaz belki ınsanlar dogruyubulurda köyümüz kurtulur saygılar.ellerınızden öperim saygıdeger ınsan

Yorumların tamamını okumak için tıklayın.

Bu Yazarın Önceki Yazıları

Son Haberler

Umut yarını değiştirme çabasıdır!07 Temmuz 2019
RadyoSenoz
 
İSTEK GÖNDER

FOTOĞRAF GALERİLERİ

Yayınlanan yazıları kaynak göstererek yayınlamak serbesttir. © Copyright 2004-2009
Yazar Girisi | Altyap: MyDesign Haber